17 Ocak 2009 Cumartesi

Futbol Üzerine İki Yorum

Futbol Üzerine İki Yorum

Merhabalar Kutlu;
Ben biryerlerde şöyle bir iddia okumuştum: Bugünkü futbol maçları,Roma devrindeki gladyatör döğüşlerinin yerine geçiyormuş.
Roma devrinde binlerce insanın gladyatörlerin ölümüne çığlıklarla eşlikederek deşarj olduklarını biliyoruz.
Gol atıldığında ortalığı inleten güçlü tezahürat da bu işe yarıyor olabilir. Zaten bazı insanlar da maçlara rahatça küfür edebilmek için gittiklerini söylerler.
Artık eğlenme amacıyla Roma devrindeki kadar kanlı döğüşler düzenlemek insanlığa yakıştırılamadığından (insanlık çok medenileşti ya) yerine futbol ikame edilmiş.
Şimdi maçlarda futbolcular ölmüyor gerçi ama sürekli sakat olan futbolcu sayısına bakarsak birbirleriyle pek de spor amaçlı temas etmedikleri belli.
Sevgiler, Esin.




Satranç , Gladyatörler,Boğa Güreşi

Esin Soğancılar arkadaşımızın bugünkü futbol maçları ile Roma devrindeki gladyatör döğüşleri hakkında yazdıkları, bana vaktiyle okuduğum bir kitapta, Larry Collins-Dominque Lapierre ikilisinin müthiş eserleri Yasımı Tutacaksın'da (*) boğa güreşleri için yapılan bir yorumu çağrıştırdı:
'Arena ateş gibi yanan kumunun, hayvanın kanını emmeye hazır beklediği bir tapınaktır. Boğa orada, tıpkı eski çağın kurbanları gibi, bütün seyirciler için ölür, onlarla birlikte kendi trajedisini oynar ve ölümüyle onları, kendi ölümlerinin sıkıntısından kurtarır.'(sf.25)
Ben de Roma devrindeki gladyatör döğüşlerinin günümüzde boğa güreşlerine benzetilebileceğini düşünüyorum.
Futbol ise biraz farklı bir şey. Çağımızda giderek daha çok kişi tarafından izlenen, küreselleşmiş bir endüstriye dönüşen ve milyarlarca dolarlık katma değere yaratan futbol, şehir yalnızlığının esir aldığı, sistemin kendine yabancılaştırdığı çağdaş insana çok güçlü bir aidiyet duygusu verir. Taraftar takımıyla özdeşleşir, galibiyetten de mağlubiyetten de kendine pay çıkarır. Atılan gol, en kolay ulaşılan hayaldir. Golü santraforla birlikte bütün taraftarlar atar. Kaleci herkes için, herkes adına kurtarır.
Futbol bazı yönleriyle, yine erkeklerin rağbet ettiği bir başka oyuna, satranca benzetilebilir: Kazanabilmek için bilgili, zeki, disiplinli ve yaratıcı olma gereği; açılış hamlelerinin (topun oyuna sokulması) dikkatle ve sabırla yapılması, oyuna hakim olabilmek için merkezin (orta sahanın) kontrol edilmesi; atın şaşırtıcı, filin çapraz ve uzak menzilli hamleleri (verkaçlar ve ceza sahasına yapılan ortalar), vezirin (10 numaranın) en değerli taş (oyuncu) olması gibi.
Bigane kalmak giderek zorlaşıyor....
İhsan Feyzibeyoğlu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder