17 Ocak 2009 Cumartesi

Bir Yılbaşı Anısı

1/1/2009

Bir Yılbaşı Anısı

Sevgili Dostlar,
Tam anımsıyamıyorum, ama büyük ihtimalle 1970 yılının "YILBAŞI" gecesi idi.
Her yılbaşı oldugu gibi Ankara yine çok soguk ve yine kar'lı idi..
Saatler 9' u beş geçe durmuştu..Ama allahtan benim saatim çalışıyordu..
ama o da 9'u 5 geçeyi gösteriyordu. .
Etrafıma baktım. Benden başka kimse yoktu.
"Ulan neredeyiz be..!" diye panikle ayaga kalkınca...
korku ile ciyaklayıp masanın altından fırlayan Zekiye'yi
(Safinazın 2nci göbekten kızı olur bu 4 ayaklı şirine ..
her zaman benim kucagımı tercih ederdi...
ama o gün degişiklik yapıp, posiyet botlarıma dayanıp, uyuklamayı denemek istemiş garibim..)
görünce derin bir Ohh..! çektim..
neyse rüyada değil,
bizim yurdun kantininde ve ayakları yere çakılı (sabit) siyah masaların birinde...
sönmüş sigaramla başbaşa idim..

Ayaga kalktım . çaymı? tostmu? yoksa her ikisini birdenmi? diye düşünürken,
Gözüm, "kalktı çok şükür! birde gitsede..bende. . evdeki fırdöndü ve kebap kestane partisine geç kalmasam .."diye
gözümün içine bakan atrvinli hin müstecire takılınca,
ani bir kararla.. son kuruşlarımı bu adama vermekten vazgeçtim..
Bize, ekmek arasına pelür inceliğinde "eser" miktarda kaşarı anımsatan bir madde koyup,
"kaşarlı tost" diye kazıklayan bu adamı,
para vermemek suretiyle kazıklamış olmanın haklı gururu içerisinde...
tebessümle kantinden çıkarken,
bir taraftanda ne yapacagımı düşünüyordum..

Yurt'ta ara ışıkların tamamı söndürülmüş in cin top atıyordu..
Herkes yılbaşını geçirmek için...
ne hikmet çinerse, ankarayı begenmeyor ve Fazıl Say gibi Yurt'u terkedip gidiyorlardı.
Ben yine tek başına.. yalnız ve cesur bir hava ile
( bu nöbetçilik işi taa o zamanlardan mı kaldı acep?.)
yurt nöbetine devam..
Ulan gidip yatsam erken..
çıkıp gitsen çok geç..
nereye gideceksin zaten..
gündüzdende hayır yok..
odada kitap okusam.....? yok yok... herkese rezil olurum..
millet yılbaşında yaşadıklarını anlatırken.
benim "Devrim Yapan Üç Adam"ı okudugum duyulursa..!
İlk önce 308'in mukimleri olan ranza komşularım..
Beni Ti'ye alacakları ve mür boyu anlatacakları nı adım gibi biliyordum..
Gerçi..TCG 308'in mürettebatından kimse yoktu..
Emin Selçuk Botsalı,
Elazıglı Pike Mehmet(Agar),
Mersinli Boncuk Mehmet(Menemenci),
İdris Kurtkaya,
İzmirli Özkan Şengün..
Hatta Tunç Gürsel (bazı arkadaşlar o vakitler.. Ona "Hipi Tunç" derlerdi. birde .. "Prens Tunç" vardı.. hatırlarsanız. .Bizim Tunç kendisine "Cici Tunç" "Prens Tunç'ada... "Kaka Tunç" diyordu..)bile gitmişti..
Adiler.. Nolacak..
Biz ne yapacagız burda tek başımıza.. hiç onu düşünen yok....!

Bu duygu ve düşünceler içerisinde, asansöre dogru agır agır yürürken..,
bir taraftanda ışıkları henüz söndürülmemiş inekhanelerin kapısını açıp,
başımı içeri uzatarak bakıyordum..
İkincı İnekhanenin kapısını itip içeri baktıgımda,
duvar dibindeki masalardan birinde...
bizim Cevdet Özdemiroglu'nun tek başına oturdugunu gördüm..
İnekhanede de cevdetten başka kimse yoktu..
Kırmızı şarap içiyordu..istifini bozmadan.
".- Gel Mekan .. Otur.." dedi.
Bende
"Yahu..! şöyle.. Köpekköy manzaralı.. pencere kenarı bir masaya geçsek.. acaba..?"
gibi birşey söyleyince..
"boşver.." dedi.
Bende Sesimi çıkarmadan ona göre soldaki tahta sandalyeye..
(bunlar sarı renkli yeni gelen lerdendi) oturdum..
Nerden çıkardı ise, ikinci bir çay bardagını çıkarıp, banada şarap doldurdu..
ve yine nerden çıkardı ise bir avuç kuru yemişi masanın bir kenarına boşalttı..
Fazla uzun olmayan cümlelerle devam eden sohbetimiz.. .
epeyi uzun oldu..
Saat 12 olduguna karar verince..
"Gel ulan.. Cevdet..seni bir öpeyim bari.... Yeni Yılın Kutlu Olsun" deyip..
bin nazla kafasını uzatan cevdeti öpmek zorunda kaldım..
Bu yıl başıda hayallerimdeki kızı öpmeden geçip gitmişti.
Zaten Cevdetin getirdiği dandik meze ve güzel şarabıda bitmişti..
sohbetin sonuna dogru Cevdet kafasını mailen 35 derece bana dogru döndürerek,
" Mekan sen üşümüyormusun ? ..
PALTO'n yokmu?" deyince...
Bende
"Paristen ısmarladım.. Kreatörüm olacak şerefsiz..Singapurda n gelemedi gitti.." dedim..
Cevdet bu makul ve mantıklı açıklamamı yeterli bulduki, bir şey demedi..
Bende kendime çaktımadan baktım..
sırtımda ekose güzel bir gömlek vardı.
Yurt odasında bir benim birde Tunç'un dolabının kapagı açık olurdu..
Ben genelde "Tunç Butik"ten giyinirdim ama bu gece Tunç paltosunuda alıp çıkmıştı.. maalesef..
Cevdet, kalkarken...
sandalyesinin arkasına astıgı...
kalın kumaştan, yüksek yaka , koca düğmeli, siyaha yakın lacivert renkli paltosunu..
bana uzatarak ...
"sen şunu giy" dedi..
Bende
" Yapma Cevdetciğim, No'lur.. zahmet etme... olurmu..!Hiç..
sen neyapacaksın bu havada... ?
sarhoşmusun sen"
demedim.....
Hatta bir alıcı gibi palto'yu inceleyerek. .
" Aslanım bu paltonun alt tarafını niye kestin?"
(Palto kalçayı kapatacak hizada, düzgün bir şekilde kesilmişti.)
şeklinde suçlayıcı bir sual tevcihinde bulundum..
Cevdet biraz telaş, biraz mahcubiyetle. .,
" ya... etekleri uzundu da..... ayaklarıma dolaşıyordu da.." gibi..
agzının içinde birşeyler geveledi,,
İnekhaneden çıktık..
asansörün önünde bana
"hoşçakal Mekan" dedi ve yürüdü gitti..
Karanlıklar içinde kayboldu demiyecegim. .
Çünkü arkasından bakmadım..
Ben Palto sırtımda sıcak odama dogru yol alırken,
Dışarda kar hala agır agır, bastıra bastıra yagıyordu..
S O N
Şimdi düşünüyorumda..,
Cevdet yılbaşı gecesi paltosunu bana niye verdi...?,
Bu acaba, fazladan palto'su olan bir arkadaşın...,
paltosu olmayan bir arkadaşına fazla paltosunu vermesi gibi bir şeymiydi?
Cevdet ertesi gün sırtında başka palto ile gelip, elindeki fazla olan bir diger paltoyu degil,
sırtından çıkardıgı paltosunu vermişti..
Üstelik dışarı paltosuz çıkacak olan ben degil, Cevdet idi..

Hay allah bu adam hangi düşünce ile paltosunu bana vermişti..
Hala anlamış degilim,,
Haa....Benmi? .. Bana soruyorsunuz ..
"Paltonu verirmiydin Mekan?... diye..
Benim aklıma gelmezdi..
Ben Onun Kadar KOCA YÜREK degilim galiba...

Not: bu PALTO öyküsü gerçek hayattan alınma isimler hayali olup,
Sn. Nikolay Vasilyeviç GOGOL 'un PALTO'su ile isim benzerliği dışında hiçbir ilgisi yoktur..


Hepinize Mutlu Yıllar..

Mekan/ANKARA 31.12.2007.. Saat:11.20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder