4 Temmuz 2010 Pazar

Tavas Zeybeği -- Kerimoğlu Zeybeği

Tavas Zeybeği ( Tıkla Dinle )

Kerimoğlu Zeybeği (Tıkla Dinle)

Pisili Kerimoğlu -8

Çok teşekkürler Semra Hanım..
Bir tavas yöresi zeybegi olan
"Gar mı yagıp ba yarengümenin dagına"
zeybegindeki
güzel açıklamanızı
"Helemme"nin
vurgulu "ama"sözcügü oldugunu  
sanırım (ben de dahil)
çogumuz ilk kez duyuyor..
Evet bence de
oradaki "ba" eki
"Bakıp durur" hala devam ediyormu
hala kar yagıyormu anlamında kullanılmış..
ben bunu zaten biliyordum..Hanfendi..
ama bu güne kadar birisi kalkıp..
bana
"bunun kaynagını açıkla bakalım mekan..?" deselerdi..
kaynagını sizin gibi   izah etmem sözkonusu bile olmayacaktı
dolayısıyla ..şekilde görüldügü üzere..
yöre folkloru konusundaki engin bilgilerinizden damla damla faydalanıyoruz..
lise yıllarından beri ugraştıgım bu konuda   
iltifat tanımam hanfendi..
bizim ki ustalara hayranlıgımızın ifadesidir..
gerçekten bu konuda çok bilgilisiniz..
Yaregümenin..
Atından inip.. 
Yerleşige geçen..
tütün pamuk hıyar yetiştirmeye başlayan.. 
ilk  türklerin  dominant türk kültürü ile
tüm kadim anadolu halkları ile
anadolu kültürünün harmanladıgı
Ege kültürünün muhteşem kaynaklarından birisi olan
Denizlinin Tavas-Acıpayam  yöresi ile dogrudan ilgisi vardır..
Tavasın bir köyünden gelen(Kızılca-bölük köyü olabilir)
Özay Gönlümün
Sazının adı "yaren"dir..
Bölgesinin ismini vermiştir.. Bu bitiştirilmiş iki saza..
Büyük saz ve söz Ustası..
(tavas'tan sözettik te Artık Kırali Reis Bize bir "tavas zeybegi" gönderir mi bilemem..)
Sohbet datlı
emme velakin
Lafı uzattık galiba..
Sohbetin devamı dilegiyle
tekrar teşekkürler Hanfendi..
Sevgi,  Saygı ve Selamlarımla..
Mekan DEMİRKAYA 
Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -7

Çok teşekkür ederim, Mekan Efem,
İltifatlarınız karşısında son derece mahcup oldum.
Efendim,
Sabah oldu muydu bizim o eski Osmanlı evinin taa en alt bahçedeki
ana kapısının kol demiri  yuvasından çıkarılır, tabancadan  bir misli büyük demir
anahtarıyla kilidi açılırdı. Ceviz   kapının  dışarda  anahtar şeklinde
bir açacağı vardı, o anahtarı  sola    çeviren mandalı açar eve girer gelirdi.
Koca kapının  sövesinin üstünde bir çan asılıydı, kapı açılınca
çan sesi en üst katlardan dahi işitilir bir gelen olduğu anlaşılırdı.
İşte bu gelip gidenler arasındaki yaşlı - köylü teyzeler "ama"ya  "emme", hatta
"helemme" bile derlerdi evet. Bu sözü babam "amma velakin" olarak söylerdi.
Hepsi de doğrudur.
Söz sözü açıyor; Tire'de  Ramazan davulcuları davulu belli bir tempoda çalarlar
ve  belli bir müzikle mani okurlar;
İşte onlardan bir tane:
 
"Yenicami direk ister,
Söylemeye de yürek ister,
Benim karnım tok helemme,
Arkadaşım da börek ister."
 
Buradaki "helemme" yi "ama " ile değiştirdiklerinde
hece sayısını " Benim karnım toktur amma" da olduğu gibi
dir dır eki ile denk getirmişler. 
 
Zeybek havaları içinde, çocukluğumuzdan beri
kulağımızdan silinmeyen  "İzmir'in kavakları dökülür yaprakları"nın yeri çok özel olsa da
" Gar mı yağıp ba, Yarengüme'nin dağına efem? var ya
O, bu dizedeki diyalekti ile çok hoşuma gidiyor. 
 Çünkü, Ege  dağ köylerinin saf değişmemiş yerel ağzı ile;
" Yarengüme'nin dağına durmaksızın kar mı yağmakta?" diyor.
 O dağına dese de , ben nedense b u sözü "Yarengümenin  başına"
olarak algılıyorum.
Burada ki  " ba" ; ki bu sözcük  " bakı"  olarak ta kullanılır: " bakıyor" un kısaltılmışı,
devam ediyor, durmaksızın yağıyor anlamında kullanılıyor.
Benzer şekilde bir de "duru= durur", "durupdurur "  kullanırız
  " Filanca, hasta, yatıp batı=yatıp duru=  yatıp durur"
Bir de "gelip gelii" vardır . Karşıdan geldiği görülen kişi;" gelip gelii" dir.
Bu zeybek te de;
" gar mı yağıp ba" derken  ayni şekilde; " o dağın başına  şu anda karmı yağıp durur ?" diyor.
 Şimdilerde bu derece yerel bir diyalekti kazalarda yaşayan gençler bile konuşmayabilirler,
ancak köylerde ,dağ köylerinde bilinir zannediyorum.
Anlatım biraz karışık oldu, malum bizim diyalek yabancı dil gibidir. Muğla- Bodrum yöresi
turizme açılınca dilimiz de yaygınlaştı.
Ben oralardan ayrılalı çok  oldu, Muğla'lı Aydın'lı, İzmir 'li efelerimiz bilirler doğrusunu. 
 
Yaren Güme' ye gelince, nasıl Bursa Uludag'a yaslanırsa Bizim  Tire de,
güneyinden Güme Dağına yaslanır. Aydın'la  aramızda Güme dağı bulunur.
Yarangüme  bu dağın köylerinden birisi olacaktı gibi geliyor bana.
 Yarangüme, çocukluğumdan aklımda kalmış bir  yer adı sanki.
 
Yazdığım marul banması, sadece bir sos.
Balla sarımsakın birlikte yenmesi, bal- sirke; sirkencubin
benzeri , pekmez ve sirke  karışımı olan marul banması sosunu  aklıma getirince
yazıverdim.
Marul zamanında marul banması hafif bir tatlı olarak yenir.
Ayrıca göbekli marulun üst yapraklarından kıymalı marul yemeği de
yapılır, bizim marullar acımsı olmaz, yemeği de hafifçe  mayhoş olur,
hatta bu  kıymalı marul, kıymalı enginar dolmasının altına da döşenir.
Şimdi, Tire'de bahçeler apartman oldu.
Bir zamanlar marulları  o kadar güzel olurmuş ki,çevre illerden
Tire'ye araçlarla marul yemeye gelirlermiş.
 
Aklıma gelmişken; hazır, gızanla, iki üç kişi tek sıra dizilip oynar gibi yapmeye
bırakdınız, güpgüzel  daire olup, yüzyüze oynep durusunuz ne güzel.
Gızla da , o gıda, sallanmayı  vesile, gırıtıp  durmısıla pek eyi olcek emme,
ne bilem ya , siz biliisiniz, siz nasıl deeseniz öle osun gari.
Hocıların sözünün üstüne söz mü gonu heç.
Siz benim kusuruma bakmeyı verin ehtiyarlığıma veri verin gari.
Kalın sağlıcakla,
 
Güzel sözleriniz için tekrar teşekkür ediyorum.
Sevgi, saygı ve selamlarımla,
semra
 
   
 
 
 
Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -6

Size  ve Tüm  Egelilere
egenin güzel bir köşesinden
Günaydın deyip, selam ve saygılarımı arzediyorum Hanfendi..
 
yine bilgi ve görgünüzle bizi irşad ettiniz
valla müsaade ederseniz..
Nazımın osmanlıca şiir kitabını bulup bunu türkçeye çeviren
klasik türk müsikisi konusunda derin bilgisi yanında..
yöre müzigi konusunda engin bilgiye sahip..
yöresinin giyiminden mutfagına.. Bu arada sayenizde yöresel bir yemegin yapılışını ve adını da ögrendik..) 
yöre agzından 
 
(Yöre  agzını unutmamışınız..
çok güzel bence..)
(acaba dediginiz gibi "amma velelakin" mi yoksa "emme velakin mi?
Yörük ali konuşmalarında en sık ettigi laf "emme velakin"miş   )
 
dügün töresine
tarihinden.. geçmişinden
cografyasına kadar
tüm folklorik yapısına hakim
zarif arkadaşım
eger  izin verirseniz ..
şahsınıza..
bu konudaki hayranlıgımızıda arzedecegim..
 
Aslında mektepliler degil
siz haklısınız..
(kaynak kişi gösterilen çook yaşlı hanımlardan derlenen hanım zeybeklerinde
fazla salınma ve sallanma yoktur..)
 
ancak
işi biraz ruhuyla özüyle
yorumlar isek..
Yani..
hanımlarımızın kadın oldugunu
onların oyunla birlikte kendi marifet ve endamlarınıda yansıtmalarının çok dogal oldugunu..
Keza..
Halk oyunlarında kareografik  sunum amacınında ön planda bulundugunu 
gözönüne alınır ise..
kadın zeybeklerini  biraz  stilize edilmesi uygun karşılanabilir..
 
sizinde çok iyi bildiginiz gibi..
Zeybek oyunları.. 
Genelde..
şahsın kendi vekarını
kendi karakterini 
kendini tanımlama figürlerinden oluşur.
kaynagı paganik dönemlerdeki törenlerin
ritüellerine dayanır..
 
zeybek
Kafkas oyunlarındaki gibi dam-kavalye tarzında..
ya da
halay vehoron  oyunlarındaki gibi  
uyum ve tek sesliligin hakim oldugu
bireyselligin degil
birlikteligin hakim oldugu oyun tarzına pek benzemez..
 
Dolayısıyla zeybek oyunun üstüne yakılan
türkülerde
genelde..
halkın  degerlerine (mertlik cesaret adalet dürüstlük zorbalıga haksızlıga karşı durma)
sahip yigit insanlar  anlatılar..
İlk mısralar genelde Mahal belli edilir..
veya asıl merama kafiye hazırlıgıdır..
İzmirin Kavakları
dökülür yapraklar.."
 
"Çökertmeden çıktım da halilim"
"Öfff  Ülen  de üf ülen
Karadagların sandalı da sandalı"
"yerkesigi ile şu pisinin arası.."
 
"garmı yapa Yare göme'nİn (denizlide bir köy ) dagına"
 
Harmandalı efem geliyor (harmandalı =izmirin bir bölgesi)
 
Alıdaverin barutumu saçmamı
üçgün oldu şu Mugladan kaçmamı(a)
gibi
sonra
Tanımlanan bahadıra gelir sıra..
Cepkenimin kolları
parıldıyor pulları..
Yörük Ali geliyor..
Açılsın Aydın yolları."
 
Halkımız
Zalimler tarafından vurulanı kollar
vurulmayanıda takdir eder
"Kamalı da Zeybek vurulmuuş..
Çakıcıya sözüüm yok.."
 
"Yassıl daglar yassıl..
"Osman Efem de geliyor.. vay vay..
Yigitler köküyle namlanır.. ve
namıyla ya da halkın verdigi lakapla anılır..
anılır halk kültüğründe
 
Sepetçoglu..
Kiziroglu
Kadıoglu..
İnceoglu..
Kerimoglu..
Yörük Ali..
Kurdoglu..
 
eger üstüne henüz türkü yakılmamış ise..
yöreleriyle belirlenir..
 
Bozdogan zeybegi.."
Aydın Zeybegi..
Ataköy Zeybegi (Özdereden İzmire geçerken yanından geçilir.. pek güzel bir köydür.. zeybegide pek güzeldir..
Bozdogan Efesi Halil Apaydın Hocam da pek güzel oynar bu ataköy zeybegini..)
Manisa, serenler, mugla, kütahya uşak, çanakkale
tavas zeybegi gibi..
Anadolunun dagşlarından dogar büyür büyür
İzmirde bilurlaşır asıl şeklini aşlır bu zeybekler..
Bir kordonboyu zeybegi yürekler titretir..
Bir koca arap izmir zeybeklerince bir başka güzellikte oynanır.. (Hadi gari Akın Efem   koca arap çalıyor..)
 
Büyük bir kültürün bir ürünü olmak pek güzel birşey..
Öyle degil mi..Hanfendi..
Ne dersiniz..?
 
Sevgiler Saygılar ve Selamlar..
mekan DEMİRKAYA
Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -5

Mekan Kardes,

Sağ olsun, var olsun;  adimizi anmış,
Zeybek konusunda bizim bildiğimiz gördüğümüz
doğaçlamalardan ibarettir .
Zeybeğin mektepli hocalarına  biz Ege'liller,
her ne kadar, bazen haddimizi aşıp;" zeybek öyle mi oynanı,  gı,
 gızlara nası oynadıp durusunuz öle!" deme cüreti göstersek,
onlar da  nezaket gösterip bize hiç ses etmeseler de,
bu işin mektebine gidenlerin  teorik bilgileri bizden çok fazladır.
 Amma velakin (daha önce kim bilir kaç kez yazmış olabileceğim,
pek sevdiğim,  ilkbahar- yaz öğle yemeği üzerine fena gitmeyen
 bir sos tarifi ile bu sohbete katkıda bulunup 
ağızlara biraz  datlı, biraz sirkeli bir tat sunabilirim.
Buyrun :
Marul Banması:
Bir aile sofrası için yeteri kadar göbekli marul yıkanıp
hazırlanıp, buz gibi pırıl pırıl kalaylı bir siniye ya da herhangi bir tepsiye konur.
Banma (sos):
Çukurca bir kaba, gün balı Ya da pekmez konur,( tabii günbalı bulunmaz siz pekmezle idare edin.)
 bu pekmeze  damak tadınıza uyacak ölçüde sirke, isterseniz çok az tuz.
(Ben tuz koymuyorum tadı değişmiyor.) eklenir.
Bir güzel karıştırılır. Göbek marul yaprakları koparılıp, katlanıp
bu   sosa batırılır yenir.
Eh, yin  gari bakalım afiyet olsun.
  Küçük bir not: Eski bitkisel şifa kitaplarında sirke- bal karışımın adına
sirke-bal anlamında; "sirkencubin"/ "sirkencebin" derler bilirsiniz.
Afiyette osun gari gızanla, yin bakan, ne deverem gari ben size?
Hoşçakalın.
semra
Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -4

Teşekkürler Kutlu Hanım, sandalye ile sandal ağacı arasındaki ilişkiyi ilk keşfetmiş olmak duygusuna soğan doğradınız.
K.Turan


Merhaba Kerim Turan..
 
Bozma moralini Sevgili Dostum ..
ben senin çook eski arkadaşınım
keşfinin etkileri elan devam ediyor..
üstünde bende kafa yoruyorum
Kutlu Hanfendi senin bu sandal-ye ile sandal agacı
hatta Çökertmeden selametle çıkan bitez kıyılarına varmadan kopan kıyamet nedeniyle
seferi yarım kalan halilimin sandalı arasındaki
keşfettigin muazzam ilişkiyi  biraz hafife almış olabilir..
ama dedimya ben senin bu tür keşiflerine alışkın ardaşınım..
1970lerde çıgırda sabahın köründe..ki
muazzam keşfini hiç unutmadım..
hanii..
kahvaltıda..
bal ile sarmısagı karıştırıp
harika bir alaşım  
elde ettigin ve metalürji alanında devrim sayılacak..
gürbüz çocukların üretimesinde toplam kaliteyi artıracak
keşfin ..
hani..
makul mantıuklı ve yeterli beslenme ana bilim dalında çıgırda açtıgın çıgır..
hani..
bu alaşımı afiyetle götürürken
ve bu açtıgın çıgır sayesinde çıgırın sahibininin dudagındaki sigarayı gömlegine..  
kuzey vargın saçlı garsonunun  dik saçlarını gözüne düşüren..
çevredekilerin. .
Sipariş vermeden hemen önce
"Tadı Nasıl  kerim iyi bir şey mi ..?"
sözleriyle sana olan hayranlıklarını (Daha dogrusu bilime duydukları hayranlıklarını )
dile getirdikleri
dehşet keşfinden bahsediyorum. . 
 
Bozma moralini kerim turan..
 
 
NOT..
bu arada Sevgili Reisin gönderdigi..
Kerimoglunun 10 yakın versiyonu bulundugunu bilirsin..
bebde..
Aydın  mugla Denizli  İzmir ve bodrum versiyonları var..
popüler olanı..
Tolga kardeşimizin söyledigi.. yigitlik saçan.. İzmir versiyonudur. .
Ammaa.
Muglanın asalet fışkıran kerimoglu zeybegide bir başka oluyor..
Ben bilgisayarıma kaydettigim diskten bu türküyü ayırıp gruba göndermenin teknik yolunu bilmiyorum..
bu işler senin işlerin oldugu için ayrıca müziklge olan ilgin nedeniyle
senden yardım
Müziki üstadımız Kıralı Başkandan da takviye destek istedik.. 
 
 Sana Kiraliye Akın biladerime..
Kerimoglu ve zeybek konusunda gösterdikleri ilgi için çok teşekkürler..
Kaptan Hürol , Semra Hanım Aydın esen Neptün Kolat  cenani yalkın Kaya ugur gibi daha bir nice..
haso egeli (Tabiki Sakallı Ayhan hariç )  
dostlarımın katkılarınıda ayrıca bekliyoruz..
 
Tüm dostlara..
Sevgi..Saygı ve Selamlar..
Mekan DEMİRKAYA

Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -3

Efeler çıkmışsa meydane,

Susmak yakışır bizlere...

Efe oyununu oynarken,

Ortaya çıkmak kimin haddine?

Susa kaldık, Ödemişli Kerimoğlu Efe,

Koyduk Sandal  Ağacını  muhabbete.

 

Gugıl, mugıl demez kendi kütüphaneme bakarım.

Tuğrul Mataracı’nın ‘’Ağaçlar’’ diye bir kitabı var bende

Tema Yayını.

56. sayfasında,  Sandal  Ağacının odununun bi işe yaramadığından  bahisle,

Yakacak olarak kullanıldığını söyler.

Doğal egzotik bu ağaç türünün hemen hemen yok edilme tehlikesi ile kaşılaştığından

bahseder.

Ancak bu çok kıymetli çalı türü ağaç,

Tütsü yapımında kullanıldığından ve diğer tıbbi faydaları nedeni ile olsa gerek

yetiştirilirmiş ...

Vs. vs.

Selamlar, sevgiler

Kutlu

Blogged with the Flock Browser

Pisili Kerimoğlu -2

Geçen Gün Kerim Turan 'nın yazlığına misafir olduk.

Kerim daha içeri girerken :

-Eh . Bir kerimoğlu oynarız gari dedi.

Rakı ve balığı fazla kaçırıp çene çalmaya dalınca

bizim Kerimle beraber oynayacağımız zeybek kaynadı gitti.

 

Verdiğin bilgler için teşekkürler sevgili Mekan

Bu arada Sandal ağacı tuhaf bir ağaçtır.

Kabuğu soyulmuş gibi çıplak bir ağaç.

Sana onun fotoğrafını ilk dağa gittiğimde çekip göndereceğim.

 

Akın.

Blogged with the Flock Browser