CİDE
VE VİZONTELE
Yıllar
önce Mustafa Erdoğan’ın Vizontele filmini izlediğim zaman çok
heyecanlanmıştım.Çünkü bunun gerçeğini ben Cide Kaymakamlığında
yaşamıştım.
1973
Ekim ayında askerliğimin bitmesi nedeniyle Ankara’ya dönmüştüm..İki gün sonra
İçişleri Bakanlığı’na uğradığımda tayinimin Kastamonu Cide Kaymakamlığı’na
çıktığını öğrendim.Cide Kastamonu’nun deniz kıyısında 3500 nüfuslu şirin bir
ilçesi idi.15 ekimde göreve başlamak üzere Karabük,Bartın,Amasra,ve Kurucaşile
üzerinden otobüs ve minibüs aktarmasıyla Ankara’dan 6 saatte Cide’ye
gelebildim.Yol oldukça bozuk ve virajlı idi.O yıllarda Kastamonu üzerinden
Cide’ye gelmek daha da zordu.Cide’yi görür görmez çok sevdim.Arkasında Gebeoğlu
tepesi(950 mt) ve ormanlar,önünde 11 km uzunluğunda sahiliyle Karadeniz
vardı.Girintili çıkıntılı sahillerinde bir çok koy yer almaktaydı..Gideros koyu
bunların en meşhuru idi.Vaktiyle Cenevizliler, Karadeniz de ticaret yaparlarken
bu koyu liman olarak kullanırlarmış.Benim için Cide doğal güzellikleriyle Mavi
ve yeşilin birleştiği yerdi.
Göreve
başladıktan kısa bir süre sonra memur,öğretmen ve ve esnaflarla
kaynaştım.Adliyeciler, başta savcı Mehmet Kılıç ve Hakim Mustafa Aydın olmak
üzere uyumlu ve aydın insanlardı.Orman İşletme Müdürü İbrahim Tekinok,Doktor
Yaşar Tan,Veteriner Ferhat Şenel gibi değerli arkadaşlarla çalışıyorduk.Belediye
Başkanımız Memduh İmer Galatasaray Lisesi mezunu çok efendi bir
büyüğümüzdü.Babadan oğula 40 yıldır belediye başkanlıkları devam ediyordu.Cide
halkı da çok cana yakındı.Bütün bu olumlu yanlarına rağmen Cide ve köylerinde
imkansızlıklar çok fazlaydı.Henüz İnebolu’ya bağlanacak sahil yolu
açılmamıştı.Karayolları çalışmaları devam ediyordu.100 e yakın köyün büyük bir
kısmının ilçeyle bağlantısı yoktu.Hastalar ve doğum yapacak hanımlar ilçeye sal
tabir edilen sırtta taşınan araçlarla getiriliyordu.Köylerimiz yol,okul ve su
yönünden çok fakirdi.
Çok
şaşırmıştım.Çünkü askerliğimi yaptığım Siirt ve Diyarbakır’ın yolları ve alt
yapısı çok daha iyi idi.Kastamonu ve Cide o yıllarda doğudan geri
bir görünümdeydi.
Bu
koşullarda göreve başladıktan sonra yaptığım ilk iş,Cide’nin köy yolu,okul,su
envanterini çıkarmak oldu.Kısa sürede tanıştığım Karayolları Bölge Müdürü Murat
Yenigün,Köy Hizmetleri Müdürü ve İl müdürleri ile uyumlu bir çalışma ortamı
oluşturmuştuk.Hepimizi ilçenin alt yapısını nasıl tamamlarız heyecanı
sarmıştı.Akşamları orman lokalinde yada TÖB-DER lokalinde sık sık toplanır,
çalışmaları değerlendirirdik.Yanılmıyorsam 1974 yılının ekim ayıydı ,gazetede
bir haber okumuştuk.Tek kanallı TRT Televizyonun siyah beyaz yayını
Ankara,İstanbul,İzmir gibi büyük illerin dışında yoktu.Yayınlar da akşamları 18
den sonra başlardı.Cumartesi,pazarları öğleden sonra da verirlerdi.Haberde
Manisa Belediye’sinin bir firmaya Manisa Sipil dağına yansıtıcı kurdurduğunu,TRT
yayınlarını almaya başladıklarını,ancak TRT nin müdahele ederek
söktürmek istediğini,halkın bu durum karşısında Manisa’da yürüyüş yaptığını
anlatıyordu.Ancak daha sonra yargıya başvuran Manisa’lılar bu izni
almıştı.
O
günlerde Cide sahillerine de ara sıra TRT yayınları yansıyordu.Bu durumu da
Cide’nin Almancı vatandaşlarının yanlarında getirdiği televizyonlardan
öğreniyorduk.İlçede 3-5 televizyon vardı.Onlarda daha çok Bulgar ve Romen
yayınlarını izliyorlardı.Lokalde bulunan memur arkadaşlar ,”Kaymakam bey bu işe
sen bir el at.İmkanı varsa Cide’ye de yansıtıcı kuralım,bunu halledersen sen
halledersin” dediler.Bende yansıtıcı işini görev edinerek Manisa Vali yardımcısı
arkadaşları aradım.Onlardan yansıtıcı kuran arkadaşın adını,adresini ve
telefonlarını aldım.Bursa Gemlik’te Necati adında bir elektronikçi yansıtıcıyı
kurmuştu.Telefonla Gemlikteki dükkanında Necati beyi aradım.Telefona çıkan
arkadaş Necati beyin Karacabey’de yansıtıcı kurma çalışmaları yaptığını gelir
gelmez aratacağını söyledi.2 gün sonra da Necati bey Kaymakamlığı
aradı.Telefonla yaptığımız görüşmede “Cide’nin öncelikle sinyal alıp almadığını
tespit etmemiz gerekir”,dedi.”Zonguldak’ta TRT’nin yeni vericisinin
kurulduğunu,Bartın’la da tesis kurmak için anlaşma yaptığını,3 gün sonra Bartın
da olacağını,iş bitince size telefon ederim.Beni bir araçla aldırırsanız Cide’ye
gelirim” dedi.Bende “ne zaman telefon ederseniz Kaymakamlık cipi ile sizi
aldırırım” ,dedim.
Bu
arada Cide de memur,esnaf,öğretmen tüm arkadaşları bir salonda toplayarak bu
konuyu gündeme getirdik.Geniş katılımla her konuda halkın onayını almak
esastı.Bazı arkadaşlar Cide’nin o kadar sorunu varken TV yansıtıcısı kurmak
lükstür gibi bir görüş ileri sürdüler.Ancak yapılan toplantıda çoğunluk ikna
edildi.Bütün bu çalışmalarda bürokratların destekleri yanında Turizm Derneği
Başkanı Fuat Gürşener’in(Merhaba Amca),Cide esnaflarından Metin Gürsoy,Utkan
Yalçınkaya,Vecihi Yücel,eczacı Cevdet Usta,Avukatlar Fuat Nazlı,Hamit
Göktepe,Gazeteci ihsan Seyman,Sinemacı Mustafa Akyıldız ve Başta Muammer
Karayel,Metin Sözen,Vildan Usta ,Nevzat Ece olmak üzere tüm TÖB-DER li
öğretmenlerimizin destekleri yadsınamaz.Tabii bütün bu çalışmalarda en büyük
destekçimiz de Rıfat Ilgaz idi. Toplantıda TV seyrederek dünyada
olup bitenden haberleri olacağı ve bakış açılarının değişeceği görüşü kabul
gördü.Bu amaçla “Cide TV Yansıtıcısı Kurma ve Yaşatma Derneği” kurulmasına karar
verildi.Türkiye de bir ilk olacaktı.Her TV alandan toplanacak paralarla yansıcı
finanse edilecekti.TV alanlardan, gönüllü olarak üye olduğu derneğe TV aldığında
100 TL ,her ayda 10 TL aidat ödenecekti.
Bir
hafta sonra Necati Cide’de idi.Gelir gelmez elinde bir portatif televizyonla
beraber sahile yakın tepelerde dolaşarak sinyal aradık.”Çok zayıf
geliyor.Buralarda kuracağımız yansıtıcıdan verim alamayız”,dedi.Cide’nin hemen
arkasında Gebeoğlu tepesi var.Onu gösterdi.”Buraya nasıl çıkarız”.dedi.Gebeoğlu
tepesi sahile 4.5 mil mesafede 950 mt yüksekliğinde adı tepe olan gerçek bir dağ
idi.Cide’de sorduğumuz arkadaşlardan Belediye Başkanı da dahil hiç kimse bugüne
kadar zirvesine çıkmamıştı.Yakınında bir köy vardı.Onlar bilirler dediler.Ertesi
günü Gebeoğlu tepesine çıkma kararı aldık.Bir cumartesi günü Ciple virajlı
yollardan dolanarak 45 dakikada köye vardık.Köylülerden birkaçı zirveye
çıkmıştı.Zirveye çıkan dağ yolu dik rampa olup yürüyerek 45-50 dakika sürer
dediler.Yolu bilen bir köylünün mihmandarlığında Elektronikçi
Necati,Ben ,Kaymakamlık şoförü Şevki Taşçı arkadaşımız ve birde Adil Özsoy adlı
bir öğretmen arkadaşım, hep beraber zorlu bir yürüyüşten sonra Gebeoğlu’nun
zirvesine vardık.Bir uçak’tan seyreder gibi Cide’yi ,sahillerini ve Karadeniz’i
seyrediyorduk.Manzara müthişti.Necati,portatif televizyonunu açtı.TRT cumartesi
öğleden sonra maçları verirdi.O gün Beşiktaş’ın bir takımla maçı vardı ve bende
Beşiktaş’lıydım.Üstelik Beşiktaş 2-1 galipti.Siyah beyaz televizyonda maç o
kadar netti ki,zevkle seyrettik.
Necati,”Kaymakam
bey yansıtıcı için en uygun yer burası “dedi.”Buraya elektrik çekemeyiz ,nasıl
yapacağız “dedim.Necati de ”Yansıtıcı’ya 90 amperlik 2 akü takarız.Günde 2 amper
harcar.1.5-2 ay gider.2 Aküde yedekte tutarız.” dedi.Malzemeler araçla Cide’den
köye gelecekti.Katır sırtında tepeye çıkarılacaktı.Tepe’de kurulacaktı.Çok
eziyetli olmakla beraber karar vermiştik,yapacaktık.Cide’ye inince Orman
lokalinde Belediye Başkanı Memduh İmer,Savcı ve hakim arkadaşlarla,Orman işletme
Müdürü İbrahim Tekinok ve Adil hoca toplandık.Şimdi önemli konu, maliyeti ne
olacaktı.Necati” Bartın’a yeni kurdum.60.000 TL ye yaptım.İşte anlaşması
“dedi.”Necati bey Bartın zengin.Bizim o kadar paramız yok” dedim..Necati “size
50.000 TL ye yaparım” dedi.Ben bir yandan,Başkan diğer yandan,.diğer
arkadaşların da bastırmasıyla sıkı bir pazarlıkla 30.000 TL ye kadar
indirdik.Onun da 5.000 TL sini peşin verecek gerisini 6 ay içinde ödenmek üzere
senetlere bağlayacaktık.Peşinatı Belediye Başkanı ben Belediye’den veririm
dedi.5.000 TL yi de ben Köye Hizmet Götürme Birliği’nden sağlayacaktım.Gerisini
de” Televizyon Derneği” aracılıyla halktan toplayacaktık.Anlaşmayı yapıp
senetleri Belediye Başkanı ile ben kaymakam olarak imzalayarak
verdik.Necati’yi
kaldığı müddetçe Orman Misafirhanesinde misafir ettik.Bartın’a getirip götürme
işini de Kaymakamlık aracıyla sağladık.Çünkü o yılarda Bartın’a günde 1 sefer
minibüs çalışırdı.Başka da vasıta yoktu.
Necati
bir hafta sonra dönmek üzere Cide’den ayrıldı.Bu arada biz de hazırlıklara
başladık.Cide devlet kereste fabrikası 2.5 mt uzunluğundaki anten direğini,Orman
İşletme müdürlüğü de akülerin korunacağı kulübe’yi yapacaktı.
Necati
geldiğinde hazırlıklarımız bitmişti.Malzemeleri bir kamyonete yükleyerek Dağlı
köyüne geldik.Bu sefer zirveye çıkmak üzere Başkan Memduh İmer ve 7-8 meraklı
arkadaş’ta bizlere katılmıştı.Malzemeler köyde katırlara yüklendi.Yine 1 saatlik
zorlu bir yolculuktan sonra Gebeoğlu’nun zirvesine vardık.Başkan bu yaşıma
geldim hayatımda ilk defa buraya çıkıyorum demişti.Gelenlerde manzaradan çok
etkilenmişlerdi.
Necati’nin
1 saatlik çalışması sonucu yansıtıcı kurulmuştu.Yansıtıcı bize çok basit
gelmişti.Bütün malzeme 2 anten 50 mt tv kablosu,bir adaptör ve akülerden
ibaretti.Ancak gündüz yayın olmadığından TRT sinyali görünüyordu.Tekrar Cide’ye
indiğimizde saat 17 civarıydı.Utkan Yalçınkaya arkadaşımızın dükkanına TV yi
kurdurmuş ve TV ekranını meydana döndürmüştük.Saat 18 de başlayacak yayın
saatini heyecanla bekliyorduk.Açılış vakti önce istiklal marşı ve arkasından
yayın başladı.Sonra ekranda çocuklar için bir çizgi film göründü.Belediye
meydanı gittikçe kalabalıklaşmaya başladı.Bir anda 400-500 kişi toplandı.Herkes
beni ve belediye başkanını kutluyorlardı.Yayına geçmiştik.Görüntü gayet
netti.TRT’nin kuruduğu 8-10 il hariç,TRT ve devlet katkısı olmadan yansıtıcı ile
yayınları alan 5.ci yerleşim yeri idik.Kastamonu’da dahil bir çok ilde yayın
yoktu.Kastamonu Valisi arayarak bizleri kutladı.”Kastamonu’da yayın yok Cide’de
var.Vallahi kıskanıyorum” dedi.
Necati’yi
ertesi gün memleketine uğurladık.Bir kaç gün içerisinde ben ve
Belediye Başkanının evi dahil 7-8 eve televizyon girmişti.Henüz Cide’de TV
satıcısı olmadığı için TV ler Bartın’dan geliyordu.Belediye meydanındaki iki
kahvehane de TV almış ve yayınları halk kahvelerde ilgiyle izlemeye
başlamıştı.
Yayına
başlandıktan bir hafta sonra 30.Ekim.1974 sabaha karşı saat 4.00 de Afrika da
Zaire’de Muhammed Ali Clay ile George Foreman’ın unvan maçı vardı.O gün Cide’de
olay olmuştu.Sabahın 4.00 ünde TV olan evler benim evimde dahil Belediye
Meydanındaki 2 kahve tıklım tıklım dolmuştu. Tabii herkes Amerikan yönetimi
tarafından mağdur edilen Muhammed Ali’yi tutuyordu.Muhammed Ali’nin 2. raund da
Foreman’ı nakavt edişi ve yeniden dünya şampiyonu oluşu günlerce
konuşulmuştu.
Karayollarınca
Cide İnebolu yolu açılmıştı.Bu arada Bölge Müdürü Murat Yenigün’ün talimatıyla
Karayoluna 8-10 km mesafedeki bütün köy yolları da açılıyordu.Cide Limanı
programa alınmıştı.Orman İşletme Müdürü İbrahim Bey Orman yollarını revize
ederek köylerden geçiriyordu.
Yansıtıcı
faaliyete geçtikten 3 ay sonra bir yılbaşı gecesi Gebeoğlu tepesine yıldırım
isabet etmesi sonucu yandı.Bu arada ilçedeki 300 e yakın eve de TV
girmişti.Necati’ye olan borcumuzun 3 te 1 i henüz duruyordu.Ertesi günü tekrar
Necati ile temasa geçtik. Necati mağduriyetimizi göz önüne alarak en son 20.000
TL ye tekrar kurabileceğini söyledi.Kara kara düşünürken öğretmen arkadaşımız
Adil Özsoy “Kaymakam bey ben bunu kurarım.Tepede çok iyi inceledim.Necati’ye de
para vermeye gerek yok” dedi.Adil hoca Köy Enstitülerinden mezundu.Elinden her
iş geliyordu.ilçede bir de fotoğrafçı dükkanı vardı.Eşinin adına.Boş
zamanlarında fotoğrafçılık ta yapardı.Adil hoca önce Gebeoğlu’na çıkarak yanan
malzemeleri getirdi.İstanbul’daki Cidelilerle temasa geçerek malzemeleri
markasına göre Karaköy de buldurdu.Bütün malzemeler 2.500 TL tutmuş.Onun
parasını da İstanbul’daki Cideli bir zengin karşılamış.2 gün içerisinde
malzemeler geldi.Adil hoca ile beraber yine Gebeoğlu çıktık.Adil hoca
yansıtıcıyı yeniden kurdu.Yayın aynen devam etmeye başladı.Bu sefer her
ihtimale karşı bir de paratöner kurduk. Adil hoca “Elektronikçi”
olmuştu.Sonraları çevre köylere de yansıtıcı kurmaya başladı.
Cide
de hizmet ettiğim 3 yıl sonunda Cide İnebolu yolu açılmış,Köy yolların uzunluğu
120 km den 340 km ye çıkmış,köylerin %95 ine ulaşım sağlanmıştı.okul ve derslik
sayısı 2 katına çıkmıştı.Köy çocuklarının ilçede yatılı okuması için kurulan ve
başkanlığını Muammer karayel hocanın yaptığı pansiyon inşaatına İstanbuldaki
Cide’lilerin katkıları sağlanarak hız verilmişti.Buradaki başarı Karayolları,Köy
Hizmetleri Müdürlüğü,Orman İşletme Müdürlüğü,Cide Köylere Hizmet Götürme Birliği
ve tüm yöneticilerin uyumlu ve ekip çalışması sonucu ortaya çıkmıştı.Cide’nin
içme suyu İller Bankası programına alınmış ve liman inşaatına da
başlanmıştı.Sahil yolunun ve köy yollarının açılması ile Cide bir hareket
başlamış.Banka sayısı 1 den 4 e,eczane sayısı 3e çıkmış,İstanbul-Cide arasında
haftada 11 otobüs seferi yapılmaya başlanmıştı.İlçe ekonomisi
canlanmıştı.
Ülkemizde
yapılan güzel işler zaman zaman politika uğruna cezalandırıldığı
gibi bizlerde cezalandırıldık.İlçedeki tüm partilerin desteğine rağmen böyle bir
ortamda 2. MC hükümeti ve Kastamonu’daki uzantıları bundan rahatsızlık duydular
ve hepimizi çil yavrusu gibi dağıttılar.Karayolları Bölge Müdürü ve Köy
Hizmetleri Müdürünü Ankara’ya kızağa çektiler,beni Cide’den Çankırı Orta
Kaymakamlığı’na,Orman İşletme Müdürü İbrahim Tekinok’u da Tunceli İşletme
Müdürlüğü’ne sürdüler.
12
Eylül Darbesinden sonra baskıların iyice artması sonucu 1981sonunda devletle
olan ilişkimi bitirdim.Ankara Atatürk Orman Çiftliğinde kurulu enerji nakil
hatları imal eden MİTAŞ fabrikasında önce personel müdürü, sonrada genel müdür
yardımcısı olarak görev yaptım.Yanılmıyorsam 1985 yılıydı.Cide Belediye Başkanı
Ramazan Çalım telefon etti.11 yıl sonra TRT’nin Teknik adamları Cide’ye
gelmiş.Araştırma sonucu Cide’nin içindeki bir tepeye verici koyabileceklerini
söylemişler,ancak galvanizli 15 mt uzunluğundaki direk ile
elektrik hattının belediyece çekilmesini şart koşmuşlar.Başkan ”TV işi için yine
size görev düştü” dedi.Bende Genel Müdürün onayını alarak
projelerine uygun maliyetine belediye için
istedikleri direği fabrikada imal ettik.İstenilen yere naklettirerek montajını
elemanlarımıza yaptırdık.Sonradan Cide’ye böyle ufak bir hizmetimiz de
oldu.
Aradan
6 ay geçmişti.Bir gün Başkan Ramazan Çalım beni aradı.”Şu anda Belediye Meclisi
toplantısındayız.Belediye Meclisinde bulunan tüm partilerin oybirliği ile
Cide’ye hizmetleriniz için, sizinde açılmasında emeğinizin olduğu Kaymakam
Lojmanının yanındaki sokağa “Kaymakam Sudi Kocaimamoğlu” adını verdik”dedi.Çok
duygulanmıştım.O sokağı Başkan Memduh İmer ile beraber tek tek arazi sahiplerini
ikna ederek açmıştık.Sokağın sonunda nehir yatağından kalan boşluğu da ,boş
kaldıkları kış döneminde Köy Hizmetleri Araçlarına doldurtup Belediyeye
arazi kazandırmıştık.Daha sonra o araziye İller Bankası kaynaklarıyla
Belediye tarafından küçük bir otogar ve sanayi dükkanları yapılmıştı.Ayrıca
Başkan sahildeki yola da Karayolları Bölge Müdürü Murat Yenigün’ün adının
verildiğini söyledi.Buda ayrıca beni çok mutlu etti.Cide günleri gözümün önüne
geldi.Sevgili dostum Rıfat Ilgaz’ın Cide’den hüzünlü ayrılırken veda yemeğinde
söylediği “Kaymakam bey Cide’de çok güzel şeyler yaptın.Bugün olmazsa yarın halk
seni sevgiyle anar” sözlerini hatırladım.
Sudi
Kocaimamoğlu