20 Temmuz 2011 Çarşamba

BİLİNMEZE YOLCULUKLAR 7

Çar,



II.nci Nikolay,


Tüfeğini doğrulttu.


Dikkatlice nışan aldı,


ve tetiğe bastı..


Soğuktan tüylerini kabartmış,


Açlığını bastırmak için av peşinde koşan,Zavallı kedi,


Kendisi ,av olmuş,


Nikolay'ın,acımasız kurşunlarına hedef olmuştu..






" 1250 oldu efendim " dedi,


Çar'lık katibi, Yaltaklanarak.


Kayıtlarına tekrar baktı.


" Ancak, öldürdüğünüz köpek sayısı,halen 800 " diye somurtttu..






Evet,


Çar'lık kayıtlarına göre,


Yaman bir avcı olan ,II.nci Nikolay,


Bir çok,karga,kuş,geyik,ayı 'dan başka,


899 köpek ve 1322 kedi vurmuştu...


Nikolay'ın avlamak istediği en büyük av ise,


" Osmanlı " idi..






1914 yılına gelindiğinde,


İki,üç sene sonra,


Kader'in, kendisi için, örgüsünden habersiz.


I.nci Dünya savaşından istifade,


İstanbulu ele geçirmek,


Boğazlara inmek,


Osmanlı'yı tarihten silmek için.


Kabinesinin hazırlayıp,


Dışişleri Bakanı " Sazanov" un kendisine sunduğu,raporu onayladı.


Ve,


2 kasım 1914 te.


Osmanlı İmparatorluğuna harp ilan ederek,


Kedi avına çıktı...






Savaş,acımasızdı.


Rusya'nın doğal kaynaklarını,


Enerjisini,madenlerini,petrolunu,


Ve Ülkenin can damarı,demiryollarını,


İngilizlere,Fransızlara,Almanlara Peşkeş çeken ,Çar.


Savaşın ekonomik yükünü,


Sefaletini ve yokluğunu,


Sırtına yüklediği halkı.acı çekerken,


Kedi,köpek avı peşinde idi..






Ama,


Birileri boş durmuyordu,


Bolşevik Devrimi'nin tohumları,


Çoktan ekilmişti bile,


Mart 1917 ye gelindiğinde,


" Romanovlar" ın 300 yıllık saltanatı son buluyordu..


Mart Kedilerinin laneti,


Çar,Nikolay'a,


Çariçe,Aleksandra'ya,


Günahsız kızları,


Olga,Maria,Anastasya ve Tatyana'ya,


ve biricik oğlu,Aleksa'ya


Yetmişsekiz gündür ,hapis yaşadığı," Urallar" da,


" Yekaterinburg" ta,


17 temmuz 1918 de,


Mühendis," İpotyav" ın evinde,


" Yakov Yurovski" nin elinde,


Kurşun olup,yağdığında,


Romanovlar,


Yaşamları boyunca yok etmek istediği,


"Osmanlı" dan önce ,


Yok olmuşlardı..














Kayıklar,


Yanyana yanaştılar,


İki gündür,açıkta oyalanan " Odessa"


Yükünü boşaltmak için sabırsızlanıyordu


Gecenin karanlığında,


Işıldaklar yandı.


Ve,ahşap iskelede,


Sıralı kayıklardan indirilenler,


Sıralı insanların,


Ninelerin,dedelerin,anaların,


Ellerinden geçerek,


Sıralı ,kağnılara yüklenmeye başlandı.


" İnebolu ",


Anadolu'nun,inleyen sesini duymuştu..


" İnebolu ",


Anadolu'da,


Özgürlük mücadelesi verenlere,


Can olmuştu,Kan olmuştu.


İnebolu'nun yokuşundaki kağnılar,


Ve, o kağnılardaki mermilerin üzerine,


Çocuklarını bağlamış,analar,


Gece demeden,


Gündüz demeden,


Ve, yemeden,içmeden,


Yiğit Mehmetlere,


Yol olmuştu,


Kanat geren,kol olmuştu...










Aslında,


Lenin'in politikası basitti.






" Güç yolu ile,Proleteryanın iktidarı ele geçirmesi ".






Bolşevik devrimi,sonucu,


Ruslar'ın emperyalizme karşı mücadelesi.


Yıllardır, Anadolu'yu,


Doğuda,Erzurum'dan,


Batıda, Trakya'dan.


Bir yengeç'in kıskaçları gibi kavrayıp,


İlk fırsatta yutmaya çalışan,


Rus Çarları'nın,


Politikalarını sonlandırmıştı.


Allah'ın takdiri,


Zamanlama öyle müthişti ki,


Ruslar,


Bırakın Anadolu'yu ele geçirmeyi,


Anadoluyu ele geçirmeye çalışanlara karşı çarpışan,


" Milli Mücadele" yi,


Gerek, maddi,


Gerek,malzeme,silah,mühimmat olarak,


Sonuna kadar destekleyeceklerdi..










Karadenizdeki


İngiliz,Yunan gemileri,


Rusyadan gelen yardımın önünü kesmek için elinden geleni yaparken,


ve gün aşırı İneboluyu basıp bombalarken,


İnebolu'lu kayıkçılar,


TBMM 'nin,


9 Nisan 1924 tarihli kararı ile,,


Kendilerine verilecek olan,


Beyaz kordeleli, " İstiklal madalyası" nı hak edecek,


Özveri ile,


Hala,


" Bahricedid" vapurunu boşaltmakla meşguldüler.










Ölüsünden bile korkulan,


" Kanlı Nikolay"ın,


ve ailesinin cesetleri,


Yok edilmek üzere,


Bir kamyonet kasasında,


bir bilinmeze doğru götürülürken,


" İstiklal Savaşı" na destek veren,


Sovyet yardımlarına bir jest olarak,


" General Varaşiov" un heykeli.


Taksim Anıtında,


Atatürk'ün hemen arkasında,


kendisine bir yer buluyordu...










Saner Tuncer Gürdil


Aşkabat 22.07.2011





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder