25 Ocak 2011 Salı

ANILAR VAPURU 4

 
Geminin yemek salonu,
Altın yaldızlar ile süslü sütunlar,
Parlatılmış, pirinç tutmalıklar.
Bembeyaz örtülü, masalar,
Üzerlerinde, porselen takımlar.
Kristal bardaklar,
Gümüş çatal kaşıklar,
Ve,"Bohemya" avizeler ile,
Soylu,Fransa Kırallarının saraylarını andırıyordu..
 
Özenle dikilmiş,
Özel giysileri içerisinde,
Güler yüzlü,onlarca genç erkek ve kız,
Yolculara en iyi sunumu yapabilmek için yarışıyor,
Köşede,keman ağırlıklı, küçük bir orkestra,
Sanki, varlığını belli etmekten korkarmışcasına,
Hafif bir esinti gibi,
nefis melodiler çalıyor.
Bakımlı,zengin bir kalabalık,
Guruplar halinde,
Kimi oturmuş,kimi ayakta sohbet ediyordu.
 
Salon girişinin tam karşısında,
Gül ağacından, oymalı, bir, mini bar,
Yemekten önce " aperitif " almak isteyenlere hizmet veriyor,
Üniformalı barmenler,
Önlerindeki kalabalığa,
isteklerine göre,
Veya kendi hazırladıkları karışımlardan sunarak,
İçki yetiştirmeye çalışıyorlardı..
 
 
Genç adam,Bar'a yaklaştı.
Boş bir tabure bulup,oturdu.Ve kendisine hafif bir içki söyledi.
Bir yandan içkisini yudumlarken,
Bir yandan,gözleri ile salonda,
bugün öğleden sonra,
havuz kenarında,
karşısında güneşlenen,o güzel kadını araştırıyordu.
Uzun bir aradan sonra,
Umutsuzluğa kapıldı.
Bar'a döndü,ve kendisine bir içki daha söyledi.
O anda,
Barmen kalabalığı arasında,
Kafasını buz kovalarına eğmiş,
Bardaklara buz doldurmaya  çalışan,
Her seferinde,
O,muhteşem kadına,sormaksızın aynı servisi yapan,barmeni gördü.
Aynı anda da,
Hemen arkasından.omuzunun üzerinden,buğulu bir ses,
" Her zamanki kokteylimden alabilirmiyim" diye seslendi.
Oturduğu bar taburesini,geriye doğru dönderdiğinde,
Kadın ile,nefes nefese geldi.
Siyah uzun saçlarını,birtarafından alıp,
Başının üzerinden,sol omuzunun ve göğsünün  üzerine yatırmış,
Açıkta kalan, kulağında takılı,sallantılı elmas küpe,
Kuğu boynundaki elmas gerdanlık  ile bütünleşmiş,
Uzun,gölgeli kirpikler,ve Gizemli,menekşe gözler.
Bu güzelliği tamamlamıştı.
Kadın,hafifçe başını eğip,gülümsedi.
Genç adam,hemen tabureden inip,yerini genç bayan'a ikram etti.
Güneş yanığı teni üzerine giydiği,
Sade,düz,dar,parlak, beyaz bir kumaştan giydiği uzun tuvaleti ile,
bir peri kızını andırıyordu.
Teşekkür ederek,içkisini aldı.
Arkasını döndü,
Kalçalarının gamzelerine kadar açık,sırt dekolteli tuvaleti içerisinde,
Yuvarlak poposunun salınımlarında,
Köşedeki,kalabalık masaya doğru yürüdü..
 
 
O,yuvarlak küreyi,
Öğretmen masasının üzerinde ilk gördüğünde,
Köyü'nün ne kadar küçük,
Dünyanın ise ne kadar büyük olduğunu anlamıştı.
Her sınıfa girdiğinde,
Öğretmen henüz gelmeden,
Küre'yi döndürür.
Parmağı ile ,rastgele bir yerde durdurup
Oranın,neresi olduğunu araştırıp öğrenirdi..
Ondaki coğrafya merakı böyle başlamıştı.
Kıtaları ,denizleri,
Ülkeleri,milletleri,
Dağları,nehirleri,
Gölleri ,şehirleri.
Tek tek ezberlemişti.
Her akşam yattığında,
Yuvarlak küresini döndürür,
Parmağı nerede durmuşsa,
Oranın hayali ile uyurdu..
 
Tarih merakı ise daha sonra başladı,
Ülkeden ülkeye gezerken,
O ülkede yaşayan insanların kimler olduğu,
Nereden geldiği,
Nasıl ve kimler tarafından idare edildiği,
Savaşların neden çıktığı,
Nasıl sona erdiği,
Sınırların nasıl çizildiği..
Bilmediği o kadar çok şey vardı ki..
Haritaları önüne açtığında,
Bazen bir kumandan,
bazen bir kıral,
Bazen sıradan bir vatandaş
Bazen bir ozan,
Bazen ise açık denizlerde dolaşan,bir kaptan oluyordu.
Ama , "O", en çok,
Bilinmezleri keşfeden bir kaşif olmayı seviyordu..
 
 
İlk keşfini,
Ortaokul son sınıfta iken yapmıştı,
O yıl,
Son sınıfların "veda" müsameresinde,
Kendisine, " askere giden bir genç" rolü verilmişti.
Sınıf'ın,iri kızlarından birisi de,O'nu " askere yolcu eden anası"..
Zaten o yaşlarda,
Sınıfın tüm kızları,erkeklere göre daha gelişmiş ve iri idi..
Kendisi ise.
Köydeki Anasının deyişi ile,
ve ne demekse,
"Şeytan şaplağı" gibi,zayıf ve çelimsiz.
Herhalde,bu zayıflıkla,
Kucağa iyi geldiği için,
Bu rolu ,O'na vermişlerdi.
Provalarda ve her seferinde,
"Anası" ,O'na sıkı sıkı sarılıp,bağrına basar,ve ağlayarak ve zorla birbirlerinden ayrılarak askere uğurlanırdı..
O ise,
Her kucaklaşmalarında,
İri kızın kolları arasında,
Kızın tomurcuklanmış memelerinin,
Kendi göğüsünün üzerinde ezilmesini bekler,
Rolünün hakkını veriyormuşcasına sıkı sıkıya  sarılır.
Yeni yetme kız'ın bedeninden,
kendi bedenine akıp gelen kadınsı temas'ın ve aromaların sarhoşluğunda,
Vücudundaki titreşimlere neyin sebep olduğunu anlamaya çalışırdı.
Akşamları yattığında,
Bu ürpertilerin nedeninin,
Kız'ın göğüslerinin teması olduğuna karar verdiğinde
onlara dokunabilmek için ,delice bir istek duymuştu.
Ve bir sonraki provada,
Çocukca bir kurnazlık ve heyecan ile,
Kucaklaşmalar esnasında,
Eli sanki bir ara,arada kalmış gibi kızın memesini avuçlamış,
Ve o anda,
bayılacak gibi olmuştu...
 
 
 
Saner ( Tuncer ) Gürdil
 
selam ve sevgilerim ile
devam edecek..
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder