19 Şubat 2009 Perşembe

KESKİNLİ AŞIK ABDAL HACI'NIN CENAZESİ


Sevgili KUTLU Barutçu..
982'nin Şubat ayının ilk haftası olmalı..
Benim hesaplamama göre..
Çünkü Askerden dönünce.. tekrar işe başladıgım ay..
82 inin Şubat ayı idi..
Bana ilk verilen görevde..
Keskin Esnaf ve Sanatkarlar kefalet Kooperatifinde..
Bir şikayet konusunun tahkiki idi..

Bir gün öncesine kadar yogun yagan kar...
O gün durmuş..
Ancak.. tipi nedeniyle..
Kepekleşen kar.. rüzgarla birlikte..
Kitleler halinde
Tepelerden alçak zeminlere savrulmuş..
Kırıkkale Keskin arasında.. Kılıçlar mevkiinde yolu tıkamış..
Bizim otobüs kara saplanmış..
Şoför, otobüsü rölantide çalışır şekilde bırakarak..
Gelecegini ümit ettigi grayder yada benzeri yol açma makinalarının
Yardımını beklemeye başlamış..

Bizde.. Erciyesten yeni inmişiz yaa..!
Ve hala ayaklarımda..
5 yıl ilaçta yatırılmış..
Kar ve yagmuru üzerinde hiç tutmayan ..
Onları damlacıklar haline getirip..
Hemen ait oldugu yere kaydıran..
Domuz derisinden mamul..
5 kilo falan agırlıgında ..
Alman askeri panzer botumda var ya...!

Herkes efendi efendi..
302 nin pulman koltuklarında oturup yardım beklerken..
Ben Otobüstenden indim..
Pantolonun paçasını botumun koncuna tıkıştırarak..
Bakalitten mamül.. kara dandik müfettiş çantamıda kapıp..
Karlara bata çıka 5-6 kilometre ötede olduguınu tahmin ettigim..
Keskine dogru..yürümeye başladım..

Karlar arasında kaybolmuş gibi görünen ..
ve terkedilmiş şehir sesizligindeki...
Şehre girdigimde..
İlk canlı belirtisi merkez camisinden..
Verilen sela idi..

Kooperatifin merkezi..
Briketten inşa edilmiş.
Yanyana sıralı 4 daireli yatay binanın (soldan) birinci dairesi idi.
Ahşap kararmış kapı..
Hem cümle kapısı hemde tek gözden ibaret dairenin giriş kapısı idi..
Odanın zemininin yarısı yaglanmış tahta..
Diger yarısıda kararmış sertleşmiş toprak idi..
Zemine yeni serpildigi belli olan tahta talaşının ahşap kokusuyla dolan
Tek pencereli odanın ortasında..
"kuzina" dedikleri bir cins köşeli üzeri 4 gözlü kocaman bir soba.. yanıyordu..
Vee.. bu sobanın üzerinde yanları kararmış demir çaydanlıgı..
Vee.. üstündeki agzı..külah haline getirilmiş..
Küçük bir gazete kagıdı parçası ile kapatılmış..
Kapagına kadar mis gibi çayla dolu..
demligi.....
Vee..sobanın hemen yanında nerdeyse sobadan daha küçük..
Koyu formika masanın üzerinde..
Işıl ışıl yeni yıkanmış..
Zemini kırmızı yollu.. porselen tabakları ortasında..
Bin nazla kurulmuş..
İnce belli cam bardakları ..
görünceee..
keyfim yerine geldi..
Ayakta bekleyen kooperatif yönetim kurulu üyelerine..hitaben..

- "Oturalım baylaar..
Hemen gelsin çaylar.."
lafıyla bir şirinlik gösterisinin ardından ..

Bana takdim edilen muşamba kaplı koltuga oturdum.
Herkes paldır küldür..
Kuzinanın etrafına dizilmiş tahta izgaralı tahta masalara oturdu....
Samimiyeti kurduk..
Hemen çaylar dolduruldu..
Avuçlarımız içindeki bardaklardan kaynak çaylarımızı yudumlarken
Koyu bir sohbete girdik.
Tam lafın belini kırdıgımız esnada..
Kapı ardına kadar açıldı...
Dışarının bembeyaz kar ışıgının odanın karanlıgına yansımasıyla gözlerimiz kamaştı..
Kapıda 3 kadın silüeti duruyordu..
Belliki yönetim kurulu üyerinden bazılarının eşleri idiler..
İçlerinden uzun boylu olanı....

- Duymadınızmı Hacının selasını..?
- Niye gitmiyonuz cenazesine..?
- Iramatlıyı çaldırıp çıgırttırıp..içip içip dinlerken gözeldi demi....?
O an ..
O ana kadar kıymetini bilmedigim
O an kıymetini anladıgım
Çok kıymetli yakınımı kaybettigimin idraki
Ve bunun getirdigi müthiş bir sancı ile içim bir tuhaf oldu..

Duydugum sela... bizim Abdal Hacınınmış megerse..

Kadınlar çok haklıydı..
Hacı Taşan Hep oradaydı.. Hep orada kaldı.. kimse farkına bile varmadı..
Her dügün dernekte mutlaka orada idi....
Topragına çok düşkündü..lügü..
Uzaklara..
İstanbullara Ankaralara gitmeyi aklına bile getirmedi..
Neonlara ismini yazdırma hevesi de hiç olmadı..
Mütevazi bir kişilige sahipti..
Nitekim
Cenazeside bu kişiligine uyumlu bir şekilde çok mütevazi kaldırıldı....
3 saf bile oluşturamamıştık caminin koca avlusunda..
Etraftaki kadın sayısı kesinlikle erkek sayısının 3 katı idi..
-Evlerinden ayaklarına geçirdikleri siyah "soguk kuyu lastikleri" ile üzerlerine battaniye boyutlarındaki yün atkılarını dahi almadan Fırlayıp..bir taraftan kocalarınıda zorlayarak..
Hacının cenazesine koşmuşlardı..
Hepsi havlunun etrafında kümeleşip ellerini soguktaktan dolayı gögüslerinin üstünde kavuşturup hüzünlü bakışları ile..
Mezara koyuncaya kadar hacıyı terketmediler..

Tabutunu.. Kar örtüsünde
Zorlukla taşıyan hemşerilerinin sayısı 20 yi geçmiyordu..

Hey gidi Abdal Hacı ..Hey gidi Koca Ozan..

Allı turnam ne gezersin havada..
Arabam kırıldı kaldım sılada..

Allı turnam bizim ele gidersen..
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle..

Kadınlar haklı idiler.. Azmı içmiştik..
Hacıya saz çaldırıp türkü söyleterek..
Onu..
En son Dinledigim geceyi
Çok iyi hatırlıyorum..

Kırıkkalede "Dogruer Dügün Salonunda.."
Bizim gençler gurubu..
Konserini bitirip gitmek üzere olan hacıyı bırakmadık..
Bizim içinde saz çalmasını türkü söylemesini rica ettik..


- Hacı emmi .. şunu söyle..
- Onu dimem..
- Hacım peki şunu söyle..
- Onuda dimem..
- Hacı emmi.. peki..! "Bu gün ayın ışıgını" söylermisin....
- Hah. Onu dirim..
Ve şapkasını hafif geriye kaykıtıp, gözlerini kapatarak..
Sevgili Yücel ÖZLEM'in gönderdigi gönderdigi orjinal kasetindeki..

"Bu gün ayın ışıgı.."
"Elinde bal kaşıgı.."

Türküsünü bizim için o gözel yorumuyla...
Çaldı.. çıgırdı..

Son olarak Keskinli Hacı Taşanı ve Bu türküyü yüzyüze orada dinledim..
Bir daha nasip olmadı.. Hacıyı dogrudan dinlemek..

Hacı Taşanı ..
Kazma işlemeyen donmuş kesekleri ufalayarak toprak haline getirdigimiz topraga verirken..
İster istemez aklıma gelen de..
İşte bu anı..
Ve işte bu türkü idi..Hanfendi..

Hem bu türküyü..
Hemde bu türkünün sahibi Abdal hacıyı .
Tercih etmeniz..

Şahsım adına.. beni çok duygulandırdı..
..
Bu vesile ile mütevazi büyük sanatçımız..
Keskinli Hacı Taşan Ustayı da yadetmiş olduk..

Anadolu insanının ruhunun tezenesi..
Büyük ozan..
Ruhun Şad olsun..

Sevgili Kutlu..
Sana..
Sevgili Reis Bey'e..
Ve
Sevgili Yücel Beg'e
içten teşekkürlerimi sunuyorum..


Sevgiler Saygılar ve Selamlar..
Mekan DEMİRKAYA





Sevgili Mustafa,
İsteklerimize bir müddet ara vermiş idik.
Bugün yine istek duygularımız depreşti.
Bir türkü;
Keskinli Hacı Taşan (Abdal Hacı) tercihimizdir
Bugün ayın ışığı
Elinde bal kaşığı
Yine nerden geliyon da
Mehlenin yahışığı
VAy vay vay Pambığım
Edasına yandığım
Sana hasta diyorlardı
Nasıl oldun sevdiğim
Teşekkürler efendim
Kutlu
Türküyü dinle
http://www.imeem.com/people/htNjerK/music/N9OPCB2P/nuri_esentrk_nuri_esentrk_bugn_ayn_online_trk/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder