18 Ekim 2009 Pazar

SİBEL VE FERYAL ADLI İKİ KADIN

Adam, tıkış tıkış dolu otobüste,
rahat nefes alabilmek için arka tarafa
doğru yürümeye çalıştı.
Orta sahanlık daha tenhaya benziyordu,
zorlukla oraya ulaştığında gördüğü
kısık bir çift göz ve tebessüm eden
sıcak bir yüz aklını başından aldı.

Okula başladığından beri, kıt imkanlar
nedeniyle kız arkadaşlar edinmek, flört etmek
gibi düşüncesi olamamıştı, hem çalışıyor ve
hem okuyordu ve firesiz olarak son sınıfa
gelmişti. Yaz döneminde okulu bitirebilirse
okulda asistan olma şansı çok yüksek olacaktı.

Kızın sıcacık bakışından inanılmaz etkilenmişti,
mutlaka tanışmalıydı, okulun olduğu durağa
yaklaşmıştı otobüs, ya kız devam ederse
ne yapacaktı? Allahtan kız da okul durağında
gülerek indi, o da hemen kızın peşine takıldı
ve kızın önüne geçerek durdurdu. "Ben
Ünsal, bu okulda son sınıf öğrencisiyim,
benimle evlenirmisin?" diye sordu. Kız
çok şaşırmıştı. "Delirdin galiba, daha adımı
bile bilmiyorsun",
"Söyle de öğreneyim"
"Sibel"
"Şimdi soruma cevap verirmisiin lütfen"
"Evet, olabilir, seninle evlenebilirim."

Bu olay, 1960 yılı ilkbaharında yaşanıyordu,
Ünsal ve Sibel birkaç ay içinde yıldırım nikahı
ile evlenip, bir yıl sonra ikiz kızları olduktan
iki yıl sonra Kurtuluş Lisesinin iki sokak
arkasındaki Taşkent Sokakda komşumuz
oldular. Yan apartmanın giriş katına taşımış-
lardı. Defne ve Dalya isimli ikizler çok sevimli
bir o kadar da haşarı idiler.. Ünsal SBF' ye asis-
tan olmuş, yoğun çalışıyor, evle ve çocuklarla
çok fazla ilgilenemiyor, Sibel çaresiz, bazı işleri
halledebilmek için komşularıyla, en fazla da
bizimle dostluğu sıcak tutmaya çalışıyor ve
zaman zaman çocukları bırakıyor, çoğu
akşam yemekleri birlikte yiyoruz.

O yıllar, lise yıllarım. Ünsal Oskay'ın
arkadaşları Alaattin Şenel, Taner Timur,
Mete Tuncay Ünsal'ı ziyarete geldiklerinde
çoğu kez bize zorunlu konuk oluyorlar.
Babam 35 yıllık öğretmen olduğu için
çok saygılılar. Kendi aralarında entellektüel
düzeyi bana çok yüksek gelen siyasi ve akademik
tartışmalar yapıyorlar. Hiçbir şeyi kaçırmamaya
çalışıyorum . Bazı sabahlar, Sibel uykusuz bir
halde geliyor. "Bu adam delirmiş, sabaha hadar
Nazım Hikmet okuyup ağlıyor, beni de uyutmuyor"
diyor. Nazım Hikmet onu da etkilemiş olmalı ki
kızlarını yaramazlık yaptıklarında " şimdi Taranta
Babuya çağıracağım ha" diyerek korkutuyor.
1966 yılı başlarında taşınıyorlar ve bir süre
sonra ise boşandıklarını öğreniyoruz

SBF'yi seçmemde Ünsal Oskay'ın payı
çok büyük, okulda karılaştığımızda kısa
sohbetlerimiz oluyor. Uzun bir yurt dışı
görevinden sonra döndüğünde BYYO'da
iletişim doçenti olarak göreve başlıyor.

Okulun yayındaki Hasankaleliler Lokaline
bağımlı olduğumuz günlerde oraya takılan
BYYO'lu çok hoş bir kız var. Adı Feryal,
Vücuduna güveni çok fazla olmalı ki süper
miniler giyiyor. Lokalin erkek müdavimleri
açısından hiç mahzuru yok tabi.
Bir gün bomba patlıyor, Ünsal Hoca
öğrencisi Feryal'e evlenme teklif ediyor ve
o da bu damdan düşme teklifi kabul ederek
öğrenciliğe nokta koyuyor.

Ünsal Hoca, çok seneler sonra Feryal'den
çok ağır bir darbe yiyerek yıkılıyor. Feryal,
bir seyahatte tanıştığı bir adam için Ünsal
Hoca yı terkediyor.

Bir dönem çok yakından tanıma imkanı bulduğum
Ünsal Oskay Hocamıza tanrıdan rahmet diliyorum.
Işıklar içinde yatsın.

Tahir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder