Babanın Kahvesi, Hikmet Çiner, Tahir, Atatürk ,Barzani ve İnönü ve BR
Yıl 1925 soguk ve karanlık bir Ankara gecesi daha başlamak üzere. yeşil köşkü bilmem ama pembe köşkün ölgün ışıkları yanıyor .
Atatürk saatlerdir baktıgı yurdumun haritasını ileri dogru itip sigarasını tablaya bastırırken odacısına yorgun ve kararlı bir sesle...(tamam dostlar fazla abarttık galiba)yaverinin gelmesini emreder.tam bu esnada; " kulver kalesinde", özür dilerim "avcıların kampında rodi ve konyakçı" diyecektim.....(şaka,şaka!)
Ankara anadolu klübünde yemeklerini henüz bitirmiş sabık başbakan İnönü ve arkadaşları cıgaralarını tüttürerek her akşam oldugu gibi aynı briç masasına oturuyor ... Saatler gece yarısı 11.45 gösterirken ,bizim Tahir'in ve de Hikmet Çiner'in 70 li yıllarda babanın kahvesinde saatler süren briç partilerinde, grand şilem oynarken etraftaki tüllabtan gelen "ne düşünüyon olum !" seslerinin baskısıyla da oluşan surat ifadesi, aynen İnönünün yüzünde takılıp kaldıgı anda, reisicumhurun yaveri İnönünün kulagına eğilerek "paşam tebrikler başbakan oldunuz"der .
İnönü elindeki kağıtları ters cevirip yeşil çuhanın üstüne bırakırken , hepimizin çok iyi bildigi o meşhur tarihi sözü işte orada söyler."bütün oyunlar oynanacak; oynanmamış oyun kalmayacak."der ve masadan kalkar. Sonra bir gecede takriri sukün sonra, üç gecede dogu anadolunun ingiliz destekli kürtçü sait fesadından kurtulması ve 5.ci gün mahallinde büyük ATA'ya brifing...
Brifingte Atatürk, harekatın başarısı ile gözleri kamaşmış resmi ve askeri zevata tek tek bu harekatın ikmal edilmemiş en önemli bölümünün ne oldugunu sorar.
İsyan bastırılmış devlet her yere hakimdir , onlara göre harekat kusursuz ve eksiksizdir, kimse cevap veremez .
Rahmetlli Atatürk "efendiler,bu çetenin elebaşısı nerde , ele başıları yok edilmedikçe bana başarıdan söz etmeyin" der. Sonra elebaşı kürtçü sait birkaç hain çete reisi arkadaşı kıskıvrak yakalanır (dostlar bir tüfegi iki askerimizin kullandıgı tarihlerden bahsediyorum).sonra istiklal mahkemeleri, idam sehbaları.
Tevatür odur ki,bu işi Fethi Oktarın halledememesinin, yani isyanın bu kadar genişlemesinin nedeni, Fethi bey'in briç bilmemesi yahut İnönünün (Ata'dan sonra tabi...) çok iyi briçör olmasıdır.
Sonra ingilizler bizzat çıkardıkları bu kargaşada (türk ordusu isyanı bastırmakla meşgul iken;) misaki milli sınırları içinde olan , türklerin idaresindeki bir Türk şehri olan Musul'u işgal ettiler. Göz göre göre giden son Türk kenti Musul'dur derler. Acaba gerçekten son giden Musul mu? diye hep düşünmüşümdür.
Herneyse, matbuatımızın son günlerde" barzanı haddini aşıyor ,milleti tehdit ediyor ordumuza posta koyuyor barzani kurdugu hayvanat bahçesinden Türkiye'ye hayvan göndermiyor vs" şeklindeki neşriyatı bana büyük Ata'nın "elebaşı nerde? önce elebaşını halledin" lafını aklıma getirdi. Erbil'deki sarayında kafasında masa örtüsü dolamış gezen bu adam, yoksa jetlerimizin menzili dışında mesela patagonya'da yaşıyor da ben mi bilmiyorum, diye de düşünmüşümdür dostlar.
Mekan 5 Kasım 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder