23 Mart 2015 Pazartesi

Bir Anı- Yıkarız Konakları



Çocukluğumuzda lüks olarak kabul edilen radyolu yıllarımızın sonunda, Amerika'da, Avrupa'da modası geçmiş renksiz televizyon teknolojisini bizim gibi az gelişmiş ülkelere kakaladılar gelişmiş ülkeler.
  Sonra, emperyalistler yeterli kârı elde etmiş olduklarına inanmış  olmalılar ki, o teknolojinin hepsi, doğru çöpe, bu defa bize renkli televizyon teknolojisini sattılar. Kârlarına kâr eklediler.
Biz de milletçe, büyük bir memnuniyetle renkli televizyonun keyfini sürmeye başladık, hiç şikayet etmeksizin.
İşte o yıllarda birgün, İstanbul'da  Bostancı'da babamın evindeyiz
Akşam yemeğimizi yemiş, mutfağı toparlamış, her akşam yemeği sonrası çay içme alışkanlığımız doğrultusunda çayımız demlemiş bir yandan sohbet edip çayımızı yudumlarken bir yandan da televizyon seyretmekteyiz.
Birden annemin heyecanlandığını farkettim.
"Aaaa! Bunlar benim çocukluğumda Bolu'da Gü....'lerin konağını basan adamların giydiği kıyafetler"
Televizyona dönüp bakıyorum. Ekranda Aydın efeleri, harmandalı oynuyorlar.
Annem tahminen 6 yaşında. Yıl 1920. Kurtuluş savaşına karşı, Bolu 'da isyanı patlak vermiş. Kuvvacılar isyanları bastırıyor. Padişah yanlısı  zengin ailelerin konaklarını başlarına yıkıyorlar
Annem o konağın sahibinin küçük kızı ile yaşıt ve arkadaşı.
Gü....'ler, daha mütevazi komşu bir aile olan  annemin baba evine sığnıyorlar, çoluk çocuk.
Annem Bolu'lu olduğu için çocukken Bolu'ya giderdik, anneanneme.
1960 lı yıllarda o konak hâlâ duruyordu. Annemlerin baba evi de...
"Bize de derler Çakıcı,
Yar fidan boylum
Yıkarız konakları"
KUTLU