6 Haziran 2012 Çarşamba

PROF.KENAN ERİM VE AFRODİSİAS

PROF.KENAN ERİM VE AFRODİSİAS

1970 yılının kasım başlarında 50.dönem kaymakamlık kursunu bitirerek çekilen kura sonucu Aydın Karacasu Kaymakamlığı’na atandım.Asil kaymakam olarak ilk görev yapacağım ilçe olan Karacasu hakkında bilgi toplamaya başladım.İlk aldığım bilgiler;Aydın ilinin güneyinde,Menderes ovasına açılan Dandalaz vadisinde Karıncalıdağ’ın eteklerinde 1867 yılında Belediyesi kurulan bir ilçemiz olduğu idi.Merkez nüfusu o yıllarda 5000 civarinda idi.6000 yıla dayanan bir tarihi vardı.En önemlisi de tarihi Afrodisias harabelerinin Karacasu’ya 12 km mesafede oluşu.Afrodisias harabelerini ilk kez duymuştum.O yıllarda ülkemizde Efes ve Bergama’nın dışında çok fazla bilinen antik kent yoktu.Kaymakamlık lojmanımız,karşımızda bulunan egenin en yüksek dağı Babadağ’a bakmaktaydı.Haziran ayına kadar tepesinden kar eksik olmazdı.Göreve başladığımın ertesi günü ilçedeki arkadaşlar beni Afrodisias’a götürdüler.Afrodisias vaktiyle 250.000 nüfuslu bir kentmiş.Anadolunun sanat ve kültür merkezi imiş.Depremlerle ve savaşlarla yıkılmış.Afrodisias’a yaklaşırken uzaktan gördüğüm manzara roma sütunları ve aralarında kalmış 5-6 tane köy evi.Yolda anlattılar.Harabelerin üzerinde Geyre köyü varmış.Deprem numarasıyla Köyü sit alanı dışında kurulan yeni Geyre köyüne taşımışlar.Harabelerin arasında kalan son 5-6 evde kısa zaman içinde yeni yerlerine taşınacaklarmış.Harabelere geldiğimizde köy evlerinin inşasında tarihi sütunlar ve mermer blokların kullanılmış olduğunu gördüm.Evlerde 2000 yıllık mermer ve toprak küplerin bulunduğunu söylediler.İlk olarak 30.000 kişilik stadyum’a gittim.Mermer sıralara oturduğumda tarihi filmlerde gördüğüm roma arabalarının çarpışmaları ve gladyatör döğüşleri gözümün önüne geldi.Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.

Afrodisias antik kentinin bir kısmı esasen açıktaydı.Yer yer zaman içerisinde ören yeri1-2mt kalınlığında toprakla örtülmüştü.Herkesçe biliniyordu.İlk kazıları 1911 yılında İtalyan arkeologlar yapmış.6 ay kadar sürmüş.İtalyanlarla Trablusgarp harbi patlayınca kazıları bırakıp gitmişler.Birkaç eser haricinde fazlaca bir eser götürememişler.İkinci kez kazılara 1961 yılında ABD New York Üniversitesi Profesörü Kenan Erim başkanlığında bir ekip tarafından başlanılmış ve benim göreve başlağım güne kadar da devam etmekteydi.Prof.Kenan Erim Afrodisias’a her yıl haziran başında gelir ekim ortalarında da Amerika’ya dönermiş.Kazılar, ABD den gelen kazı ekibiyle Amerikalı 20-30 öğrenci ve Kültür Bakanlığından kazı komiseri bir arkeolog ve Ankara Dil,tarih ve coğrafya Fakültesinden 15-20 öğrencinin katılımıyla Kenan Erim başkanlığında yürütülmekteymiş.Kazı şantiyesinde çevre köylerden 50 ye yakında işçi çalıştırılıyordu.Beni gezdiren arkadaşların Kenan Erim hakkında da fazla bilgileri yoktu.Sadece Türk asıllı Amerikan vatandaşı olduğunu ,tahsilini Amerika da yaptığını biliyorlardı.

Bu bilgileri aldıktan sonra Afrodisias ören yerlerini gezmeye başladım.Gezdikçe hayretim bir kat daha arttı.Üniversite bitirmiş Kaymakam olmuş bir insanın kendi ülkesinin zenginliğini bilmemesinden büyük üzüntü duydum.

Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan bu kentin Aphrodisias ismi il kez MÖ 2.yüzyılda kullanılmaya başlamış.Daha önceleri kullanılan isimler Lelegonpolis,Megapolis,Ninoi,K
ayra ve Geyre.Yerleşim geç neolotik çağa kadar uzanmaktaymış.1970 yılına kadar kazılarda 9000 kişilik anfi teatre,400 kişilik odeon müzik salonu,roma hamamı ve banyolar,Agora,Aphrodite tapınağı,dekoratif kapı Tetrapylon çıkarılmış.Bir kısmında restorasyon yeni başlamış.Bir çok taş heykel ve heykel başı çıkmış.Henüz müze olmadığı için bir depoda saklanıyordu.Depo kapalı olmasına rağmen kaymakam olduğum için açarak beni gezdirdiler.Kapalı sezonda Vali ve kaymakam izni olmadan depolar gezdirilmiyormuş.Müthiş heykeller vardı.

Afrodisias Roma ve Anadolu da heykelcilik okulu ve atölyeleriyle meşhurdu.Kullanılan mermerler yakınlarda bulunan mermer ocaklarından geliyordu.Roma imparatorluğunun çeşitli bölgelerinden insanlar buraya heykel ve taş oymacılık sanatını öğrenmek üzere gelirlerdi.Afrodisias ’dan birçok heykel ve sütun ve sütün başlığı da Roma imparatorluğunun çeşitli bölgelerine götürülmüştü.

Afrodisias’ı ilk ziyaretimden müthiş duygularla ilçeme döndüm.Daha sonra da kış sezonunda beni ve ve valiliği ziyarete gelen,Afrodisias’ı görmek isteyen misafirleri 8-10 kez gezdirdim.Afrodisias hakkında oldukça bilgi edinmiştim.O kış geçtikten sonra haziran ayı başlarında Prof.Kenan Erim ve ekibinin Afrodisias’a geldiğini ve şantiye alanına yerleştiğini haber verdiler.

Ertesi gün Kenan Erim ziyaretime geldi.İlk karşılaştığımda Orta boylu,gözlüklü,saçları dökük Erim,ciddi bir insan imajı veriyordu.Ancak konuştukça çok samimi ve alanında otorite bir kişilik karşıma çıktı.Babasının Cemiyeti Akvamda Türkiye delegesi olarak görev yaparken İsviçre’de doğduğunu ,daha sonra Cemiyeti Akvamın kapanması ve Birleşmiş Milletlerin kurulması üzerine New York’a gittiklerini ve babasının yine BM de Türkiye delegesi olarak görev aldığını söyledi.Tahsilini de New York’ta yapmış.New York Üniversitesini bitirdiğini, daha sonra yüksek lisans ve doktorasını Princeton Üniversitesinde yaptığını ve Ünlü arkeolog Prof.Karl Eric’in asistanı olarak İtalya’da Sicilya’da Margantina sitinde yapılan kazılara katıldığını anlattı.Amerikan vatandaşı olsam da ben Türkiye’ liyim.Ülkem tarih yönünden çok zengin.İlk kez 1959 yılında Afrodisias’ı ziyaret ettim.Yollar çok bozuktu.Zor şartlar altında Afrodisias’ı gezebildim.Daha sonra New York Üniversitesi ve finansör olacak vakıfların desteğiyle Türkiye’den gerekli izinleri alarak 1961 yılında kazıları yeniden başlattım,ömrüm yettiği müddetçe de Afrodisias’ı ortaya çıkararak ayağa kaldırmak üzere elimden geleni yapacağım dedi.Afrodisias’ı anlatırken gözleri parlıyordu.Beni ve ilçe bürokratlarını şantiyenin açılması nedeniyle yemeğe davet etti.Bende memnuniyetle kabul ettim.Daha önceden öğrenmiştim.Kenan Erim haziranda geldiğinde ilçe bürokratlarına hoş geldin partisi verirmiş,ekim ayında şantiye kapanırken ilçe bürokratları da Kenan Erim’e veda partisi verirlermiş.İlçeden arkadaşlarla beraber Kenan beyin hoş geldin partisine gittik.Yemek yenilen yer bir barakaydı.Yemekleri Kenan beyin Amerika dan getirdiği bir aşçı ile Türkiye den temin ettiği bir aşçı ve yardımcısı yapıyordu.Şantiyede her gün yemek çıkıyordu.Fakat yemekler müthişti.Bizim Türk yemekleri yanında hayatımda ilk defa Amerikalı aşçının hazırladığı jöleli,bademli ördeği bu yemekte yemiştim.Yemek sonunda da ortaya kaymakamlık lojmanından her gün seyrettiğim Babadağ’ın dondurmadan bir heykeli gelmişti.Karlı tepe kaymaklı dondurmadan ,toprak etekler ise çikolatalı dondurmadan yapılmıştı.Bire bir Babadağ’ın kopyasıydı.Uzun bir kılıçla kesilerek misafirlere servis edildi.O gece Afrodisias ve tarih üzerine çok güzel sohbetler yapmıştık.

Kenan Erim’le dostluğumuz o yaz boyunca devam etti.Çok disiplinli çalışıyordu.Ben de Kenan Erim’i az çok tanımıştım.Kazı çalışmaları sırasında rahatsız etmezdim.Gelen misafirlere ören yerlerini ben gezdirir ,şayet Kenan Erimle tanışmak isterlerse mesainin bitmesini beklemelerini söylerdim.Gelenlerin büyük kısmı Ankara’dan ve vilayetten gelen üst bürokratlar ve arkeolojiye meraklı öğretim üyeleriydi.İki de elçi ağırlamıştık.O yaz da bir çok eser çıkarıldı.Eserlere gözü gibi bakardı.En çok üzüldüğü şey de Anadolu’ dan yüzlerce eserin yurt dışına kaçırılmış olmasıydı.

1971 yılının ekim ortalarında şantiye kapandı.Bizde kendisine ilçede veda yemeği vererek gelecek sene görüşmek üzere Amerika’ya uğurladık.1972 Mart ayında askere gitmek zorunda kaldığım için Afrodisias’ta buluşamadık.Ancak daha sonra 1979 yılında Ankara’da Yerel Yönetim Bakanlığında çalışırken bir toplantı için Kültür Bakanlığı’na gittiğimde Kenan Erim’le Müsteşarın odasından çıkarken karşılaştım.Ayaküstü sohbet ettik.Bürokratik engelleri çözmek için gelmiş.Biraz dert yandı.Müze yapılmış henüz açılmamıştı.Müzeyi çok küçük yaptılar diyordu.Eserlerin bir kısmı,Aydın müzesinde,bir kısmı da İstanbul’daki müzelerde sergileniyordu.Afrodisias müzesinin düzenlenmesine rağmen hala büyük bir kısmı depolardaydı.

Daha sonra da basından Afrodisias’ı ve Prof.Kenan Erim’in çalışmalarını yakından takip ettim.Amerikanca’ya kaçan Türkçesi,eğitimi,davranışlarıy
la Amerikalıydı.Ancak bir Türkiye sevdalısıydı.Gerçek bir yurtseverdi.Hiç evlenmemişti.Afrodisias onun en büyük aşkıydı.Vaktiyle Afrodisias’tan kaçırılmış eserlerin bir kısmını bularak ve cebinden de parasını ödeyerek ülkemize geri getirdi.Prof.Erim finans sağlamak için yurt dışında başta New York olmak üzere,Paris,Londra,Berlin,İzmir ve İstanbul’da Afrodisias’ı Sevenler Dernekleri kurdurarak ta kazılara büyük katkı sağlamıştır.

Afrodisias için Koç ailesinden Sevgi Gönül’ün kurduğu Geyre Vakfı’da Afrodisias Müzesine ek salon yaparak eserlerin sergilenmesine ve Sebasteion restorasyonuna büyük katkılar sağlamış ve takdire şayan çalışmalar yapmıştır.Halen bu katkılar günümüzde de devam etmektedir.

Prof.Kenan Erim 3 Kasım 1990'da vefat etmiş,vasiyeti üzerine Afrodisias’a gömülmüş.Mezarı Aphrodisias Antik kentinde ölmeden 3 hafta önce restorasyonu bitirilen Anıtsal Tören Kapısı'nın güney tarafındadır. Ömrünün yarısını bu kentin ortaya çıkarılmasına harcayan Kenan Erim bu onuru hak eden bir kişidir. Ve bu Türkiye'de bir ilktir. Aphrodisias Müzesi'nde bir büstü bulunmaktadır. Şimdi O kendi değimiyle "sevgilisinin koynunda" yatmaktadır. Şimdi aramızda olmayan Prof.Kenan Erim,Sevgi Gönül ve eserlerin gün yüzüne çıkarılmasında hizmetleri olan tüm insanlar, yerlerinizde ışıklar içinde uyuyun.

Bugün Afrodisias kazıları ise Kenan Erim'in heyecanı ve kapasitesi olmadan sürmektedir.

Afrodisias ve Prof.Kenan Erim bana arkeolojiyi ,müzeciliği sevdirmiştir.Müzeleri ve ören yerlerini gezmek benim için bir keyif olmaktadır
.


Sudi Kocaimamoğlu

1 yorum:

  1. lg teknik servis ekibimiz olarak bloğunuzdaki paylaşımların devamını ve çalışmalarınızda başarılar dileriz.

    YanıtlaSil