4 Temmuz 2010 Pazar
Pisili Kerimoğlu -8
zeybegindeki
Pisili Kerimoğlu -7
Çok teşekkür ederim, Mekan Efem, İltifatlarınız karşısında son derece mahcup oldum. Efendim, Sabah oldu muydu bizim o eski Osmanlı evinin taa en alt bahçedeki ana kapısının kol demiri yuvasından çıkarılır, tabancadan bir misli büyük demir anahtarıyla kilidi açılırdı. Ceviz kapının dışarda anahtar şeklinde bir açacağı vardı, o anahtarı sola çeviren mandalı açar eve girer gelirdi. Koca kapının sövesinin üstünde bir çan asılıydı, kapı açılınca çan sesi en üst katlardan dahi işitilir bir gelen olduğu anlaşılırdı. İşte bu gelip gidenler arasındaki yaşlı - köylü teyzeler "ama"ya "emme", hatta "helemme" bile derlerdi evet. Bu sözü babam "amma velakin" olarak söylerdi. Hepsi de doğrudur. Söz sözü açıyor; Tire'de Ramazan davulcuları davulu belli bir tempoda çalarlar ve belli bir müzikle mani okurlar; İşte onlardan bir tane: "Yenicami direk ister, Söylemeye de yürek ister, Benim karnım tok helemme, Arkadaşım da börek ister." Buradaki "helemme" yi "ama " ile değiştirdiklerinde hece sayısını " Benim karnım toktur amma" da olduğu gibi dir dır eki ile denk getirmişler. Zeybek havaları içinde, çocukluğumuzdan beri kulağımızdan silinmeyen "İzmir'in kavakları dökülür yaprakları"nın yeri çok özel olsa da " Gar mı yağıp ba, Yarengüme'nin dağına efem? var ya O, bu dizedeki diyalekti ile çok hoşuma gidiyor. Çünkü, Ege dağ köylerinin saf değişmemiş yerel ağzı ile; " Yarengüme'nin dağına durmaksızın kar mı yağmakta?" diyor. O dağına dese de , ben nedense b u sözü "Yarengümenin başına" olarak algılıyorum. Burada ki " ba" ; ki bu sözcük " bakı" olarak ta kullanılır: " bakıyor" un kısaltılmışı, devam ediyor, durmaksızın yağıyor anlamında kullanılıyor. Benzer şekilde bir de "duru= durur", "durupdurur " kullanırız " Filanca, hasta, yatıp batı=yatıp duru= yatıp durur" Bir de "gelip gelii" vardır . Karşıdan geldiği görülen kişi;" gelip gelii" dir. Bu zeybek te de; " gar mı yağıp ba" derken ayni şekilde; " o dağın başına şu anda karmı yağıp durur ?" diyor. Şimdilerde bu derece yerel bir diyalekti kazalarda yaşayan gençler bile konuşmayabilirler, ancak köylerde ,dağ köylerinde bilinir zannediyorum. Anlatım biraz karışık oldu, malum bizim diyalek yabancı dil gibidir. Muğla- Bodrum yöresi turizme açılınca dilimiz de yaygınlaştı. Ben oralardan ayrılalı çok oldu, Muğla'lı Aydın'lı, İzmir 'li efelerimiz bilirler doğrusunu. Yaren Güme' ye gelince, nasıl Bursa Uludag'a yaslanırsa Bizim Tire de, güneyinden Güme Dağına yaslanır. Aydın'la aramızda Güme dağı bulunur. Yarangüme bu dağın köylerinden birisi olacaktı gibi geliyor bana. Yarangüme, çocukluğumdan aklımda kalmış bir yer adı sanki. Yazdığım marul banması, sadece bir sos. Balla sarımsakın birlikte yenmesi, bal- sirke; sirkencubin benzeri , pekmez ve sirke karışımı olan marul banması sosunu aklıma getirince yazıverdim. Marul zamanında marul banması hafif bir tatlı olarak yenir. Ayrıca göbekli marulun üst yapraklarından kıymalı marul yemeği de yapılır, bizim marullar acımsı olmaz, yemeği de hafifçe mayhoş olur, hatta bu kıymalı marul, kıymalı enginar dolmasının altına da döşenir. Şimdi, Tire'de bahçeler apartman oldu. Bir zamanlar marulları o kadar güzel olurmuş ki,çevre illerden Tire'ye araçlarla marul yemeye gelirlermiş. Aklıma gelmişken; hazır, gızanla, iki üç kişi tek sıra dizilip oynar gibi yapmeye bırakdınız, güpgüzel daire olup, yüzyüze oynep durusunuz ne güzel. Gızla da , o gıda, sallanmayı vesile, gırıtıp durmısıla pek eyi olcek emme, ne bilem ya , siz biliisiniz, siz nasıl deeseniz öle osun gari. Hocıların sözünün üstüne söz mü gonu heç. Siz benim kusuruma bakmeyı verin ehtiyarlığıma veri verin gari. Kalın sağlıcakla, Güzel sözleriniz için tekrar teşekkür ediyorum. Sevgi, saygı ve selamlarımla, semra |
Pisili Kerimoğlu -6
Pisili Kerimoğlu -5
Pisili Kerimoğlu -4
K.Turan
elde ettigin ve metalürji alanında devrim sayılacak..
Pisili Kerimoğlu -3
Efeler çıkmışsa meydane,
Susmak yakışır bizlere...
Efe oyununu oynarken,
Ortaya çıkmak kimin haddine?
Susa kaldık, Ödemişli Kerimoğlu Efe,
Koyduk Sandal Ağacını muhabbete.
Gugıl, mugıl demez kendi kütüphaneme bakarım.
Tuğrul Mataracı’nın ‘’Ağaçlar’’ diye bir kitabı var bende
Tema Yayını.
56. sayfasında, Sandal Ağacının odununun bi işe yaramadığından bahisle,
Yakacak olarak kullanıldığını söyler.
bahseder.
yetiştirilirmiş ...
Vs. vs.
Selamlar, sevgiler
Kutlu
Pisili Kerimoğlu -2
Geçen Gün Kerim Turan 'nın yazlığına misafir olduk.
Kerim daha içeri girerken :
-Eh . Bir kerimoğlu oynarız gari dedi.
Rakı ve balığı fazla kaçırıp çene çalmaya dalınca
bizim Kerimle beraber oynayacağımız zeybek kaynadı gitti.
Verdiğin bilgler için teşekkürler sevgili Mekan
Bu arada Sandal ağacı tuhaf bir ağaçtır.
Kabuğu soyulmuş gibi çıplak bir ağaç.
Sana onun fotoğrafını ilk dağa gittiğimde çekip göndereceğim.
Akın.