14 Nisan 2009 Salı

Yurt Baskını 4



yurt baskınını anlatan şair: arkadaş z.özger

arkadaş z.özger ile ne yazık ki yakın bir arkadaşlığımız olmadı. sbf yurdunda arada sırada karşılaşırdık. onu hep biraz hüzünlü ve durgun, elinde bir kitap, ütülü bej bir pantolon ve kolları kıvrılmış beyaz bir gömlekle hatırlıyorum. benden önce mezun oldu.

bir yerde -belki de mülkiyeliler birliği’nde- televizyon izledkten sonra evine dönerken 28 nisan 1973 günü geç bir saatte meşrutiyet caddesinin merdivenli bölümünün sağ tarafındaki dar ve karanlık bir sokakta 2-2,5 metre yükseklikten bir evin bahçesine düşmüş. ertesi sabah bulunup hastaneye kaldırılmış. 25 yaşında iken 5.5.1973 günü ölmüş.

ölüm nedeni beyin kanaması. ailesine ve yakın çevresine göre beyin kanamasının nedeni ise sbf yurdunda 24 ocak 1971 günü başına aldığı darbeler.

bu yıl arkadaş z.özger ödülünü eren aysan kazandı. geçenlerde onunla mülkiyeliler birliği’nde ayaküstü konuştuktan sonra eve gelince arkadaş z.özger ‘in şubat 1974’de yayınlanan kitabını karıştırdım. yurt baskınını anlattığı şiiri adak’da ‘ah şaşıyorum nasıl ölmediğimize’ diyor ve devam ediyor:
‘….
vurdular, kötü vurdular
ne savaş kuralları
ne insanlık onuru
kara tarihlerinin
iğrenç bir zaferini daha
gövdemize kazıdılar
….’
grubumuzda geçen yıl yayınlanan yurt baskını anılarına ek olarak 'adak' şiirini, oktay etiman için ‘o eski bir’i ve bulabildiğim birkaç resmini gönderiyorum..

arkadaş z.’yi saygıyla anıyorum.

ihsan feyzibeyoğlu
*
İhsan Hocam, çok teşekkür ederim. Böylece Zekai'nin fotoğraflarını da elde etmiş oldum. Bu arada içinde benim de yer aldığım bir fotoğraf görmüş oldum. Sonuncu, yani bir kişinin omuzlara alınmış olduğu fotoğrafta, rastlantı, ben de varım. tekrar teşekkürler. kolay gelsin.

Oktay Etiman
*








Toroslar-Şahkulu Neden Kıyam Etti..

Sevgili Yücel ÖZLEM..

Öncelikle Canü gönülden tebrikler..
Akıcı anlamlı..keyifli bir yazıydı..
Devamının temennisiyle..

Yazının bir yerinde..
Yörede ki köyde mola verildiginde..
O kara toprakraklara haşin cografyaya..
Biteviye bozkıra bakıp
Korkuteli, Elmalı yöresinin..
Efsane isimlerinden bahsettikten sonra..

Şahkulu neden kıyam etti..?

Sorusu da bilinçli bir şekilde aklından geçiyor..

Haddimiz olmayarak.. Hoşgörüne sıgınıp..
Bu.. "Şahkulu niye kıyam etti..?" konusundaki..
tesbit ve görüşlerimizi
sana ve senin nezdinde arkadaşlarıma arz etmek istedim..

XVI yy. 300 yıl sürecek Osmanlının oldukça kapsamlı bir türkmen kırımı başlangıç yüzyılıdır..
Anadolunun kardeş kanıyla sulanmaya başladıgı yüzyıldır..
300 yıl.. bu nedenle..
dünyanın en münbit Anadolu (Çokurabat =Çukurova Harran Konya vb.)toprakları ekilememiş..
Karşılıklı ..
Alvur, yagma, kıyam.. kırım, sürgün yılları olarak tarihimize geçmiştir..

Bugün ekonomik ve sosyal çöküntülerin nedenlerini..
Bizansı benimseyip yerleşige geçen türklerle ..
Türk tipi (Hepsi türk asıllı Boyların..
kendi bölgesinde hür..
siyasi olarak.. kendilerininde kabul ettikleri hükümdara baglı..
gevşek Konfederasyon) devleti (teşkilat) bırakmak istemeyen türkler arasındaki..
Bu tarihin en uzun kardeş kavgasına baglayan..
Sosyolog ve Tarihçiler vardır

Avrupadaki..
100 yıl,
50 yıl,
30 yıl,
7 yıl süren kardeş kavgaları..
Türkmen kırımı yanında..
Amerikan filmlerindeki..
"vay.. bana korkak dedin Haa..." gibi
gerekçelere dayanan..
Kavga edenlerin sonradan dost olup..beraber içki içtikleri.
dandik "Saloon" kavgası mertebesinde kalır..

Bu yüzyılda. .."Türkmen"in adı.. artık "Kızılbaş" olmuştur....

("Türkmen" adı nereden geliyor..Sorusu akla gelebilir..
Arkadaşlar arzu ederlerse..Belki başka bir sohbetimizde sohbet konumuz bu konu olabilir..?)..

Günümüzde.. gerici ve çıkarcı çevreler..Hala....
"kızılbaş" deyimini..
"kominist" yada kominist lafını şıhların şeyhlerin enjekte ettikler şekilde..
"ahlaksızlıkla" eşanlamlı kullanmaktadırlar..

Oysa..
"Kızılbaş" ..12 dilimli kızıl taç giyen.. şıhlıkla şahlıgı birleştiren safevi taraftarlarına baglı..
Türkmen Kökenlilere (Türkmen -şiilere) sunnilerin verdigi addır..
Safevi askerleri kırmızı çuhadan parçalı başlık giydikleri için onlarada "kızılbaş" denir..

Safevi sülalesinin kurucusu..Türk soyundan..
Erdebilli Şeyh Safiyüddindir..
İranlı bilginler..Safiyüdine "Türk Piri" derler..

Türk Piri'nin oglu..
Şeyh Sadrettin fikir ve eylemi birleştirip.. silahlı eylem grupları kurar..
Torunlarından Şeyh Cüneyt..
Anadoluda siyasi eylemi geliştirir..
Karakoyunlu hükümdarı Cihan Beyle çatışınca..
Anadoluya geçer..
Osmanlı Sultanı, II Murattan.. kendisine ve grubuna yer göstermesini ister..
II.Murat.. işi biraz akçe verip geçiştirmeye kalkınca..
Cüneyt.. kızar..
Bu kez de..
İç Anadoluya geçer..
Karamanlıya başvurur..
Karamanlı ile güç baglar..
Karakoyunlulara Karşı Akkoyunluları destekler..
Akkoyunlu .. Cüneyte kız verir..
Cüneytin Oglu Haydar ..
Uzun Hasana damat olur..

Akkoyunlu..ve Karakoyunlu zayıflarken..
Cüneytin felsefesine baglı olan Anadoludaki İsmail ..
Anadoludan İrana geçer..
Ve..Acem orjinli..olupta kendisinden sonra.. tüm
Türkmen felsefesi liderlerine de verilen..
"Şah" ünvanı ile..
Safevi Devletini kurar..(1502)
Bu üç Türk devleti de..

Anadoludan İrana ve Azerbeycana göçen (geçen) Türkmen Boylarına dayanır....

Bu devletin kuruluşu..
Anadoluda büyük çoşku yaratır..
Artık dünyada..
Osmanlının karşısına çıkabilecek güçte ve Türk gelenegine uygun bir Türk Devleti vardır..
Türkmenler birbirlerine Artık "Şah" yada "şahkulu" olarak selamlamaya başlar..
Anadoluda Türkmenin siyasi ve ekonomik.. umudu olur..

Her türkmen Pir Sultandır.. Artık
"Bende bu yayladan Şah'a giderim .."
gibi..
Türküler yakılır.."özlemle.. ..
Siyasi anlamlı..

Anadoludan İrana ve Azerbaycana geçen..
Safevi devletinin dayandıgı "Kızılbaş ulusu"nu oluşturan ..
Türkmen toplulukları.. ilk başta..

Ustaçlu,(Sıvas ve Amasya yöresinden gitmişler..
(U)Rumlu..(Tokat Amasya..Çorum, Koyulhisar Bayburt ve İspirden gitmişler..)
Şamlu,Halepte kışlayan Sıvasta yazlayan..Begdili İnallu gibi türkmen tolulukluluklarınında kopan türkmenlerdir
Dulkadirli (Maraş Elbistan bölgesinden..Dulkadirli ulusundan kopup,İrana geçen Dulkadirli oymaklarına "Zülkadr" adı verilmiş..
Afşar..(Dulgadirli federasyonu içinde yeralan Halep türkmenleridir..
Kaçar (Timurun İrana göndermediklerinden arta kalan Kaçar oymaklarıdır .
Bu Kaçarlar.. Yozgat bölgesinden İrana gitmişler..
Ve 1924 yılına kadar bu oymak yüzyıl kadar tüm İranı yönetmişlerdir..)
Tekeli.. (Antalya ve Mugla yöresinden gitmişlerdir..) Oymaklarıdır..

Şahkulu.. (Osmanlı "şeytan kulu" deyip küçümser..)
İşte bu Tekeli Türkmenlerinden bir Anadolu Sipahi beyidir..

Kızılbaş Ulusun çekirdegi olan ve daha sonra perakende İrana giden bu türkmen boylarının dışında ..
Varsak (Tarsus Adana bölgesinden)
Çepni..(Van Bitlis ..Trabzon, Ordu, Canik)
Turgutlu (Konya, Keçiborlu, uluborlu, Acıgöl yöresi)
Bayat..(en kalabalık federasyon olan Bayat oguz boyunun külli azamisi.. Halep Kerkük Nusaybin Musul Bakü bölgesi)
gibi Anadolu Türkmen boylarının katılımı ile de Kızılbaş ulusu Anadoluda çok güçlenmiştir..


Urumiyeli Nur Ali Halife Sıvasta..
Safevi taraftarı 3-5 türkmen süvarisiyle..
Osmanlı kuvvetlerini Dagıtıp..
Tokata hakim olur..
Şah İsmail adına hutbe okutur..
Nur Ali Halifenin gücü..
Varsak, Hamidelli, Karamanlı, Turgutlu, Bozoklu, Tekeli boylarından katılımlarla büyür....
Osmanlıyı en güçlü Oldugu..
Amasya bölgesinde bir kez daha yener..

Bu dalgayı müteakip Antalya Toroslarında..
Antalya, Korkuteli, Elmalı Bölgesinde ..
Şahkulu (bir adıda "Baba Tekeli"dir..) 20 bin türkmenle ayaklanır..
Bu ayaklanmaları.. Bir yandan..Osmanlının taht kavgaları..
Bir yandan.. İranda bir Türkmen devletinin kurulması cesaretlendirmiş isede..

Türkmen ayaklanmaları..
Asıl
Sosyal ve ekonomik nedenlere dayanır..

Bir Türk devleti olan Osmanlı Devletinin..
Bir Avrupa devletine dönüşmesi .
İmparatorlugun merkezinin Balkanlara kayması..
kapıkulu sisteminin getirilmesi..
Artık imparatorluga dönüşerek askerlik hizmeti dışında.. boy düzenine..
Dolayısıyla Türkmen destegine ihtiyacının kalmaması ..
Osmanlının Anadolunun fethine girişmesi..
Türklere özel yasaklarlar getirmesi..
onların düzenini kaldırıp düzenlemeye kalkması..
Bana kalırsa..
en önemlisi Türkmen Beylerinden ellrinden tımarlarının alınıp,
Onlara göre "layık olmayan" Kapıkullarına verilmesi..
Türkmeni "Türkmanlıktan çıkarıp.. oturaga geçmesi" için zorlanması (ekmegiyle oynaması),
ve sadece türkmen için Türkmen karası diye bir vergi icad etmesi..
Asıl nedenlerdir..
Türkmen Sipahi Beyleri...
Tımarlarının genişlemesinin önlenmesine, daraltılmasına ya da ellerinden alınmasına..
Tepki göstermişlerdir..
Nitekim Şahkulu..
bir örgütlenme (Divanının)) toplantısının basılması üzerine..
emrindeki Teke-İli Tımarlı sipahilerini (süvarılerini) toplayıp isyanı başlatır..
İlkin çok başarılı olur..

Kotkuteli, Elmalı, İsparta,Gülhisar, Keçiborlu ,Sandıklı bölgesini yangın yerine çevirip,
Kütahyaya yönelir....

Bu Osmanlı kayıtlarındaki gib..
"bir avuç Türk-i bi devlet"
ile Asrı degiştirecek bir gücün çatışmasıdır..
Bu..Savaş Tüfekle okların savaşıdır..
Tüfege karşı oklarlar yapılan bir kıyamdır..
Bu dögüş..
Sıvas Yakınlarında.. "Gedikhan"da..
Türkmenin Hendeklerle ve develerle çevirdigi bir dairevi çevirdigi alanda..
kadını ve çocukları ile kendi tüfekli katilerine karşı yaptıgı canhıraş ölümüne savunmasıdır..
Bu savaş o kadar utandırıcıdırki..
Osmanlı Başvezirinin Karamanlı türkmen süvarilerinin..
yapılan bu zülum karşısında utanarak..
ellerindeki silahları utanarak birakıp gittikleri savaştır..
Bu savaş..
O kadar rezildirki...
Tüfekli yeniçerilerin ellerindeki tüfeklerlerle..
Türkmen bebelerini avlamaya çalıştıkları bir savaştır..

Bu savaişta.. Şahkulu (Baba Tekeli Tüfekle..Başvezir okla vurularak ölür..

Bu savaşı kim kazandı...? diye sorarsan..
Güçlü ve teknik kazanmadı..

Bu savaşı..
bir avuç kadın ve çocuk Türkmen direnişçileri Kazandı..

Ve Savaşı kazananlar sesizce Anadoluyuı terkedip İrana çekildiler..


Hoşçakal.. Yücel Begim..

Sevgiler Saygılar ve Selamlar..
Mekan DEMİRKAYA

10 Nisan 2009 Cuma

Toroslarda, Antalya'dan Elmalı'ya


Antalya, denilince hep sahili hatırlanır. Çocuklarm küçük iken, biz de bir kaç yazımızı Akdeniz sahillerinde geçirmiştik. Kaldığımız tesisin imkanları ölçüsünde 12-15 gün sahilde kaldıktan sonra dönerken de Toroslar’a vurup dağlarda bir kaç gün geçirmeyi adet edinmiştik.

Yine bir tatilin sonuna doğru, Elmalıda iki gece konaklamaya karar vermiştik.

Elmalı denilince de aklım hep karışır. Şehzade korkut, Abdal musa, Ümmî sinan, Şahkulu gibi isimler kafamda uçuşur. Şahkulu neden kıyam etti? Onca Türkmen nasıl peşine takıldı. Birkaç derviş, bir avuç Türkmen ile başlıyan hareket nasıl bir sele dönüştü. Bunlar zihnimi oyar durur.

Her neyse, benim paylaşmak istediğim, Elmalı yolculuğu idi.

1991 yılında, Eşim ve iki oğlumla, Kaş’tan Elmalı'ya gidiyoruz. Bir arkadaşım bize refakat ediyor. Yollar dar ve bitmez tükenmez dönemeçler... Hava korkunç sıcak. 1990 model toros arabamda serinlemek için bir düzenek yok. Ancak camları açabiliyoruz.

Sonunda Gömbe'ye geldik. Arkadaşımın bizi bir elma bahçesine götürdü. Gömbeli bir Türkmen'in bahçesi. Bahçenin bir köşesinde küçük bir ağıl. Ağılda kebaplık oğlaklar ve elmaların altında bir kaç masa. Bizim masamızı bahçenin kenarından akan gür bir suyun üstüne kurdular. Suyun serinliğinden faydalanalım diye. Bu işi yapan genç sıcaktan "börtlenmişsiniz diyordu.
Şaklanmış domates, kırılmış soğan, Harika bir yoğurt ve taze oğlak kebabından meydana gelen, yemeğimizi yerken, bolca da su tüketiyoruz. Masamızda su bitti. Su istedik. Hizmet eden delikanlı sürahiyi aldı. Akan suya daldırdı. Masaya bıraktı. Eşimin gözü adama takılı kaldı. Genç adam yaptığı işin yadırgandığını anlamıştı. Hemen arkamızdaki kayalık zirveyi işaret etti. Su oradan geliyordu. Endişeye mahal yoktu. Daha sonra su istemedik. Surahideki su da bitmedi. Bardaklarımızı akan sudan doldurduk.

Serinlemiştik. Açlığımız da hafif bastırmıştık. Arkadaşım Kebabın yanında rakının iyi gideceğini söylüyordu. Ben de yola devam edeceğim, araba kullanacağı gerekçesi ile reddediyordum. Elmalı'ya kadar gidecektim. Arkadaşım, bir iki saat oyalanıp serinlikte gitmenin daha uygun olacağından bahisle, beni ikna etmeye çalışıyordu.

Biz tartışaduralım. İlerdeki bir küme arasından, birisi bize doğru sökün etti. Çok zayıf, çok aksak, güneş yanığı birisi geldi. Bir kolu da çolaktı. Arkasına doğru kıvrılmıştı. Üç adım ötemizde dikilip selam verdi. Tek ayağının üstüde dikiliyor, diğer ayağındaki lastik ayakkabının ucu yere anacak değiyordu. Bez pantolonu, yamalı ceketi, sekiz köşeli şapkası güneşten ve yıkanmaktan, rengini kaybetmişti. Dikilirken bir yoksulluk anıtı gibiydi.

Selamdan sonra rahatsız ettiği için bağışlanma diledi. Sonra arkadaşıma adını sordu. Aslında tanımıştı. Doğrulatmak için soruyordu.

Emin olunca anlatmaya başladı.

-Ben ... köylüyüm. 1967 güzünde benim babam öldü. Biz cenaze kaldırıyoruz. Aynı gün senin de düğünün oluyormuş. ... Köyünden gelin almış köyünüze gidiyorsunuz. Bizim köyden geçeceksiniz. Rahmetli baban davulu .. Deresinde susturmuş. Bizim köyü köyü sessiz geçtiniz. Dağı aşana kadar davul çaldırmamış. Biz davul sesi duymadık. Geçerken alay, bize başsağlığı diledi. Yasımıza saygı gösterdiniz. Bu düğün gününüzde, bizim acımızı bölüştünüz. Baban rahmetliye teşekkür edemedim. Ama o babanın oğlu, o düğünün sahibi olarak, sana teşekkür etmeye geldim. Teşekkürümü kabul ediniz."

Adamın arkasına kıvrılmış gibi duran kolu birden düzeldi. Öne doğru uzanırken yeninden bir otuzbeşlik çıkıyordu. "Şunu da misafirinizle için." diye uzattı. Artık bu rakı içilecekti. İçtik.

Selam ve saygılarımla.

Yücel ÖZLEM.