Haldun Keskin Kardeşimizin anlattıkları (Cenazeler ve tabutlar Hariç -Salgın hastalıklardaki bazı önlemler..fazla abartılmış) Maaalesef..! Dogrudur.. Reis.. Bizim İngilterenin. Romalılar.. "Ulan.. acaba degermi..? bu dandik adaya asker çıkarmaya.. maliyetini kurtarırmı.."diye düşünüp, uzun müddet tereddüt ettikten sonra .. Bir bölük kadar Altay kökenli (Sarmat ve hun savasçıları) lejyonerle.. Adaya çıkıyorlar.. bir müddet kuzeye yol alıyorlar.. bakıyorlar etrafta hiçbir yapılanma yok... şehir yok.. tapınak yok.. Kesecek adam yok.. yiyecek sıgır yok..(sıgır bizim ingiltereye bundan 300 yıl önce geldi.. nerede ise Hindistanlılar gibi sıgıra tapacaklardı. Nerde kalmıştık üstad ha.. Bu bizim Romanın paralı askerleri kesecek adam aramak amacıyla.. yürürlerken... Bazen kendilerini görünce kaçan bir takım mahluklara rastlıyorlarsada. İlk önce.. bunların ingiliz.. pardon insan olduklarının anlıyamıyorlar. romalı lejyonlar.. kuzeye yürüyor.. evrim aşamasını tamamlayamayan ingilizler de... önlerinde kuzeye hoplaya zıplaya çekiliyorlar. Romalılar bakıyorki bu böyle olmayacak... Kuzey yrım kürede dünyanın son sınırı olarak burayı tesbit edip, adanın orta yerinde dogudan batıya uzananan.. bir hayvan çiti.. pardon duvar örüyorlar.. Vee.. Kuzeydeki mahlukatın roma medeniyet dünyasına girmesini yasaklıyorlar. İşin enteresan tarafı.. bu mahlukat bir sıgır içgüdüsü ile.. "bu duvarın ötesinde ne var acep...?" diye merak edip karşı tarafa kendiliginden geçmiyorlar.. Romalılar.. yokoluncaya kadar.. bu adadakileri "hey barbar" diye çagırıyorlar.. Bizim ingilizlerde. çekinerek uzaktan bu kendilerine barbar diye hitap eden romalılara.. " aaaffraaaruud. ( Korkirem.. korkirem..sen şimdi beni yersin.. sen şimdi git buradan anlamında..) şadaraban.. acamkurdı makamında seslerle cevaplar veriyorlar.. bu "barbar" (Laf benim degildir..Romalı Romalılardan ögrendikleri bu barbar lafını.. Barbarlıgı iyi birşey zannedip.. sonradan.. ingiliz olmayan herkese..ve çok sevdikleri müstemleke halklarına barbar demeye başladılar.. yani onları ingilizlerle aynı seviyede göstermenin diplomatik yolunu bu şekilde bulmuş oldular.. işte meşhur ingiliz diplomasisi dedikleride buydu..Zaten. Bizim.. görgülü ve asalet abidesi İngilizlerin sıgırlıkları bununla kalsa yine iyi... Senin Haldun Keskin'in.. zeytin yagını..( hani sizin türklerin bol bulduklarından dolayı saçlarını briyantikledikleri Zeytin yagını) ilk gördüklerinde. "herderde deve altın suyu" zannetmişler Hatta zengin yemek davetlerinde. Masaya gösteriş olsun diye iki damla zeytinyagı koyup büyük sükse yaparlarmış.. Hatta.. Bu iki damladan bir damlasını yalayan ingiliz konuk.. da vondefull... hatta ben küçükken hatırlıyorum.. bizim london sokaklarındaki lüküs aczanelerde. hacı yagı şişelerinde.. bu zeytinyagı.. ilaç niyetine fahiş fiatlarla satılmaya çalışılır.. kimsenin almaya gücü yetmediginden. zeytinyagının içinden zeytinagacı çıkardı.. (burada biraz mübalaagaya kaçmış olabilirim.. maksadım ifadeye güç kazandırmak.. bu bizim ingilizlerin durumunun vehametini vurgulamak.. Haldun Keskin kardeşimizin satışlarına bir nebzede olsa katkı saglamaktır.. Yaa işte böyle.. Dostum.. Daha bizim İngilizlerde. ama.. yerimiz dar maalesef... Bu yüzden anlatamıyorum. Koca Reis.. Sevgili Kirali.. Selam,Saygı ve sevgiler... Mekan.. | ||
30 Temmuz 2008 Çarşamba
İNGİLTERE NERDEN NEREYE
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)